Turkish Vocabulary
Click on letter: GT-Google Translate; GD-Google Define; H-Collins; L-Longman; M-Macmillan; O-Oxford; © or C-Cambridge

GT GD C H L M O
a

GT GD C H L M O
abbreviation /əˌbriː.viˈeɪ.ʃən/ = NOUN: kısaltma; USER: kısaltma, kısaltmasıdır, kısaltması, kısaltmadır

GT GD C H L M O
abstract /ˈæb.strækt/ = ADJECTIVE: soyut, kuramsal, abstre, teorik; NOUN: özet, soyut düşünce; VERB: soyutlamak, özetlemek, aşırmak, çalmak, özet çıkarmak, ayırmak, damıtmak; USER: soyut, arka, özet, abstract, Anahtar

GT GD C H L M O
access /ˈæk.ses/ = NOUN: giriş, erişme, ulaşma, geçit, kullanım, yaklaşma, hastalık nöbeti; VERB: bağlamak; USER: giriş, erişme, erişmek, erişim, erişebilirsiniz

GT GD C H L M O
accuracy /ˈæk.jʊ.rə.si/ = NOUN: doğruluk, kesinlik, ayar, tamlık; USER: doğruluk, doğruluğu, doğruluğunu, hassasiyeti, doğru

GT GD C H L M O
acronym /ˈæk.rə.nɪm/ = NOUN: baş harflerden oluşan sözcük; USER: kısaltma, kısaltmadır, kısaltmasıdır, kısaltması, kısaltmasını

GT GD C H L M O
additional /əˈdɪʃ.ən.əl/ = ADJECTIVE: ek, ilave, ekstra, fazladan, katma, ilave edilen; USER: ek, ilave, ek bir, fazla, ayrıntılı

GT GD C H L M O
address /əˈdres/ = NOUN: adres, konuşma, söylev, hitabe, konuşma tarzı, hüner, tavır, dilekçe, beceri; VERB: adres yazmak, göndermek, hitap etmek, konuşma yapmak, söylev vermek, nutuk çekmek; USER: adres, adresi, adresini, adresinizi, adresine

GT GD C H L M O
all /ɔːl/ = ADJECTIVE: tüm, bütün, her, hep; NOUN: hepsi, herkes; ADVERB: hepsi, tamamen, hep; PRONOUN: hepsi, herkes, her şey; USER: tüm, bütün, her, All, tamamını, tamamını

GT GD C H L M O
an

GT GD C H L M O
analysis /əˈnæl.ə.sɪs/ = NOUN: analiz, çözümleme, inceleme, tahlil; USER: analiz, analizi, analizleri, analizler, analizinde

GT GD C H L M O
and /ænd/ = CONJUNCTION: ve, ile, de; USER: ve, ile, ile

GT GD C H L M O
any /ˈen.i/ = ADJECTIVE: herhangi, her, hiçbir, hiç, daha, biraz; ADVERB: hiç, daha, biraz; PRONOUN: herhangi biri, biri, her ne; USER: herhangi, herhangi bir, hiçbir, bir, her, her

GT GD C H L M O
aol = USER: aol, on AOL

GT GD C H L M O
application /ˌæp.lɪˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: uygulama, başvuru, kullanım, dilekçe, tatbik, başvuru formu, talep, başvurma, sürme, özen, dikkat; USER: uygulama, uygulaması, başvuru, uygulamanın, uygulamaya

GT GD C H L M O
applications /ˌæp.lɪˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: uygulama, başvuru, kullanım, dilekçe, tatbik, başvuru formu, talep, başvurma, sürme, özen, dikkat; USER: uygulamaları, uygulamalar, uygulama, uygulamaların, uygulamalarda

GT GD C H L M O
are /ɑːr/ = NOUN: ar; USER: olan, vardır, bulunmaktadır, olup, olarak, olarak

GT GD C H L M O
as /əz/ = ADVERB: olarak, gibi, kadar, iken; PRONOUN: gibi; CONJUNCTION: olduğu gibi, ki, iken, rağmen, karşın, madem, mademki, -diği gibi, -irken; USER: olarak, gibi, kadar, yanı, şekilde, şekilde

GT GD C H L M O
assessment /əˈses.mənt/ = NOUN: değerlendirme, vergi, vergilendirme, belirlenen değer; USER: değerlendirme, değerlendirmesi, değerlendirilmesi, Ölçme ve değerlendirme, değerlendirmesini

GT GD C H L M O
assignee /əˌsaɪˈniː/ = NOUN: vekil, devralan kimse; USER: vekil, devralan, vekillerine, temlik, assignee

GT GD C H L M O
assistance /əˈsɪs.təns/ = NOUN: yardım, destek; USER: yardım, yardımı, destek, hizmetleri, asistanlığı

GT GD C H L M O
assistive /əˈsɪstɪv/ = USER: yardımcı, destekleyici, assistive,

GT GD C H L M O
associates /əˈsəʊ.si.eɪt/ = NOUN: ortak, üye, arkadaş, dost, öğretim üyesi; USER: İştirakler, ortakları, İştirak, iştiraklere, iştirakçi

GT GD C H L M O
at /ət/ = PREPOSITION: -de, -da, -ye, -ya, -e, -a; NOUN: savaşçı, asker, eyt; USER: de, az, at, okuyun, azından, azından

GT GD C H L M O
available /əˈveɪ.lə.bl̩/ = ADJECTIVE: mevcut, geçerli, hazır, müsait, var, eldeki, kullanışlı, işe yarar; USER: mevcut, mevcuttur, kullanılabilir, uygun, geçerli, geçerli

GT GD C H L M O
average /ˈæv.ər.ɪdʒ/ = NOUN: ortalama, averaj, avarya, hasar, cari fiyat, zarar; ADJECTIVE: ortalama, sıradan; VERB: ortalamasını bulmak, ortalama olarak almak; USER: ortalama, ortalaması, Konukların ortalama, ortalamasının, ortalamanın, ortalamanın

GT GD C H L M O
base /beɪs/ = NOUN: temel, baz, taban, üs, alt, esas, kaide, altlık, dayanak, dip; VERB: dayandırmak; ADJECTIVE: adi; USER: temel, baz, taban, tabanı, üs

GT GD C H L M O
based /-beɪst/ = ADJECTIVE: merkezli, kurulmuş, bulunan, yerleşik, dayanmış, tesis edilmiş; USER: merkezli, göre, dayalı, esas, temel

GT GD C H L M O
become /bɪˈkʌm/ = VERB: olmak, haline gelmek, yaraşmak, kesilmek, yakışmak, uymak, güzel durmak, -laşmak, -leşmek; USER: olmak, haline, hale, oldu, olur, olur

GT GD C H L M O
benefits /ˈben.ɪ.fɪt/ = NOUN: fayda, yarar, kazanç, avantaj, menfaat, kâr, çıkar, hak, ayrıcalık, yardım parası, yardım toplama faaliyeti; VERB: yararlanmak, faydası olmak, yararı dokunmak, yaramak; USER: faydaları, yararları, faydalar, fayda, avantajları

GT GD C H L M O
board /bɔːd/ = NOUN: tahta, kurul, pano, mukavva, heyet, borda, sörf, komisyon, meclis, ilan tahtası, yiyecek içecek; VERB: binmek; USER: tahta, kurulu, pansiyon, kartı, yönetim kurulu

GT GD C H L M O
breakdown /ˈbreɪk.daʊn/ = NOUN: ihlal, gedik, bozulma, yarık, uymama, bozma, çiğneme, dalgaların sahile vurup kırılması; VERB: kırmak, gedik açmak, yarmak; USER: arıza, dökümü, analizi, dağılımı, dökümünü

GT GD C H L M O
by /baɪ/ = PREPOSITION: tarafından, göre, ile, yoluyla, kadar, vasıtasıyla, yanında, kenarında, başında, yanından, yakınında, yakınından, yolundan; ADVERB: yakın, geçecek biçimde, geçişli biçimde, bir kenara; USER: tarafından, göre, ile, by, edenler tarafından

GT GD C H L M O
categories /ˈkæt.ə.ɡri/ = NOUN: kategori, sınıf, grup, bölüm, zümre; USER: kategoriler, kategorileri, kategori, kategorilerde, kategoride

GT GD C H L M O
categorization /ˈkæt.ə.ɡər.aɪz/ = USER: sınıflandırma, kategorizasyon, sınıflandırılması, kategorizasyonu, kategorize

GT GD C H L M O
category /ˈkæt.ə.ɡri/ = NOUN: kategori, sınıf, grup, bölüm, zümre; USER: kategori, kategorisi, kategorideki, kategoride, kategorisinde

GT GD C H L M O
channels /ˈtʃæn.əl/ = NOUN: kanal, oluk, bağlantı, iletişim, nehir yatağı, suyolu, yol, yön; VERB: kanala dökmek, kanal açmak, maceraya sevketmek; USER: kanallar, kanal, kanalları, kanallarını, kanalı

GT GD C H L M O
com /ˌdɒtˈkɒm/ = USER: com, TR, COM bağlantı

GT GD C H L M O
commercially /kəˈmɜː.ʃəl/ = USER: ticari, ticari olarak, piyasada, piyasadan, ticari açıdan

GT GD C H L M O
company /ˈkʌm.pə.ni/ = NOUN: şirket, ortaklık, eşlik, arkadaşlık, bölük, misafir, topluluk, birlik, toplantı, tayfa; USER: şirket, şirketi, şirketin, firma, işletmenizi

GT GD C H L M O
completely /kəmˈpliːt.li/ = ADVERB: tamamen, tam olarak, bütünüyle, tamamiyle, iyice, bütün olarak, düpedüz, bütün bütün; USER: tamamen, tam, tümüyle, tam olarak, tamamıyla

GT GD C H L M O
components /kəmˈpəʊ.nənt/ = NOUN: bileşen, parça, eleman, öğe, tamamlayıcı parça; USER: bileşenler, bileşenleri, bileşenlerin, parçaları, bileşenlerinin

GT GD C H L M O
comprehensive /ˌkɒm.prɪˈhen.sɪv/ = ADJECTIVE: kapsamlı, geniş kapsamlı, geniş, etraflı, anlayışlı, idrak edebilen, meslek ortaokulu; USER: kapsamlı, kapsamlı bir, geniş kapsamlı, geniş

GT GD C H L M O
computer /kəmˈpjuː.tər/ = NOUN: bilgisayar, elektronik beyin; USER: bilgisayar, bilgisayarı, bilgisayara, bilgisayarda, bilgisayarınıza

GT GD C H L M O
concatenation /kənˈkæt.ə.neɪ.ʃən/ = NOUN: birbirine bağlama, birbirine bağlı olaylar dizisi; USER: birbirine bağlama, birleştirme, bitiştirme, birleşimi, birleştirmeyi

GT GD C H L M O
consumer /kənˈsjuː.mər/ = NOUN: tüketici, alıcı; USER: tüketici, tüketim, tüketicinin, tüketiciye, müşteri

GT GD C H L M O
contact /ˈkɒn.tækt/ = NOUN: temas, bağlantı, ilişki, dokunma, tanıdık, portör, taşıyıcı; VERB: irtibat kurmak, temasa geçmek, görüşmek, ilişki kurmak, temas etmek, dokunmak; USER: temas, irtibata, başvurun, iletişime, iletişim

GT GD C H L M O
contents /kənˈtent/ = NOUN: içerik, içindekiler; USER: içindekiler, içerik, içeriğini, içeriği, içerikleri

GT GD C H L M O
copy /ˈkɒp.i/ = NOUN: kopya, nüsha, metin, suret, örnek, poz, senet; VERB: çoğaltmak, kopya etmek, kopya çekmek, kopyasını çıkarmak, taklit etmek, örnek almak, kopyası çıkarılabilmek; USER: kopyalamak, kopyalama, kopya, kopyalayın, kopyalayınız

GT GD C H L M O
corporate /ˈkɔː.pər.ət/ = ADJECTIVE: tüzel, toplu, şirkete ait, birleşmiş; USER: tüzel, kurumsal, şirket, kurumlar, Corporate

GT GD C H L M O
corpus /ˈkɔː.pəs/ = NOUN: külliyat, yapı, ana kısım, sermaye, kapital, yazarın tüm eserlerini içeren dizi; USER: külliyat, korpus, corpus, gövde, derlem

GT GD C H L M O
correct /kəˈrekt/ = VERB: düzeltmek, doğrulamak, cezalandırmak, haddini bildirmek; ADJECTIVE: doğru, uygun, hatasız, tam, kusursuz; USER: düzeltmek, gidermek, doğru, düzeltin, gidermesi, gidermesi

GT GD C H L M O
customer /ˈkʌs.tə.mər/ = NOUN: müşteri, alıcı, tip, herif; USER: müşteri, Musteri, müşterinin, Customer, müşteriye

GT GD C H L M O
designed /dɪˈzaɪn/ = ADJECTIVE: tasarlanmış, planlanmış, tarafından tasarlandı, kasıtlı; USER: tasarlanmış, tasarlanmıştır, dizayn, tasarlanan, olarak tasarlanmış

GT GD C H L M O
detail /ˈdiː.teɪl/ = NOUN: detaylar, detay, ayrıntı, ayrıntısıyla uğraşma, ayrıntılı plân, özel göreve verme; VERB: detayına girmek, ayrıntılı anlatmak, özel göreve vermek; USER: detay, ayrıntı, detaylar, ayrıntılı, detaylı

GT GD C H L M O
determination /dɪˌtɜː.mɪˈneɪ.ʃən/ = NOUN: belirleme, tespit, kararlılık, karar, azim, saptama, belirtme, niyet, saplantı; USER: belirleme, kararlılık, belirlenmesi, tayini, tespiti

GT GD C H L M O
development /dɪˈvel.əp.mənt/ = NOUN: geliştirme, kalkınma, gelişme, büyüme, site, tab etme, geliştirilmiş ürün, son durum; USER: gelişme, geliştirme, kalkınma, gelişimi, gelişim

GT GD C H L M O
digitized /ˈdɪdʒ.ɪ.taɪz/ = USER: sayısallaştırılmış, dijital, sayısallaştırılmıştır, sayısallaştırılarak, dijital ortama

GT GD C H L M O
digitizing /ˈdɪdʒ.ɪ.taɪz/ = USER: sayısallaştırma, dijital ortama, dijitize, digitizing, dijitalleştirme,

GT GD C H L M O
directions /daɪˈrek.ʃən/ = NOUN: yön, yönetim, istikamet, talimat, yönetme, emir, açıklama, direktörlük, kumanda, alıcı adresi; USER: tarifi, yol tarifi, yönleri, yönde, yön

GT GD C H L M O
directory /dɪˈrek.tər.i/ = NOUN: rehber, telefon rehberi, rehber kitap, adres defteri, müdüriyet, yönetim kurulu, dinsel kurallar kitabı, Fransız ihtilâli hükümeti beşler heyeti; USER: rehber, dizin, dizini, rehberi, listesi

GT GD C H L M O
disabilities /ˌdisəˈbilitē/ = NOUN: sakatlık, maluliyet, yetersizlik, ehliyetsizlik, güçsüzlük, zaaf, sakınca, mahzur; USER: engelli, Sigara İçilmez, özürlü, engellilerin, İçilmez

GT GD C H L M O
disabled /dɪˈseɪ.bl̩d/ = ADJECTIVE: özürlü, engelli, sakat, hizmet dışı kalmış, menedilmiş, ehliyetsiz, elverişsiz, kullanışsız; NOUN: sakat; USER: özürlü, engelli, devre dışı, devre, devre dışı bırakılır

GT GD C H L M O
distribution /ˌdɪs.trɪˈbjuː.ʃən/ = NOUN: dağıtım, dağılım, dağılma, yayılma, yayma, serpme, bölüştürme, düzenleme; USER: dağıtım, dağılımı, dağıtımı, dağılım, dağılımını

GT GD C H L M O
each /iːtʃ/ = ADJECTIVE: her, her bir; PRONOUN: her biri, tanesi; USER: her, her bir, her biri, her biri

GT GD C H L M O
east /iːst/ = ADJECTIVE: doğu, doğudaki, doğudan esen, doğuya doğru olan; ADVERB: doğuya doğru; NOUN: doğudaki bölüm, gündoğusu rüzgârı; USER: doğu, doğusunda, doğusunda Otel, km doğusunda, doğusunda Konukevi

GT GD C H L M O
education /ˌed.jʊˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: eğitim, öğretim, öğrenim, terbiye, eğitimbilim; USER: eğitim, eğitimi, öğretim, eğitimin, eğitime

GT GD C H L M O
eighteen /ˌeɪˈtiːn/ = USER: eighteen-, eighteen; USER: onsekiz, on sekiz, On sekizini, On sekizini doldurdun

GT GD C H L M O
embedded /ɪmˈbed.ɪd/ = VERB: gömmek, yerleştirmek, oturtmak, kafasına sokmak; USER: gömülü, katıştırılmış, yerleşik, gömülü bir, dahili

GT GD C H L M O
end /end/ = NOUN: son, uç, sonuç, taraf, kafa, ölüm; VERB: bitirmek, bitmek, son vermek, sona ermek, sonuçlanmak, sonuca ulaşmak; USER: son, sonunda, sonuna, sonu, uç, uç

GT GD C H L M O
english /ˈɪŋ.ɡlɪʃ/ = NOUN: İngilizce, İngilizler, İngiliz halkı; ADJECTIVE: İngilizce, İngiliz, İngiltere; USER: İngilizce, English, İngiliz, turkish, İngiliz kahvaltısı, İngiliz kahvaltısı

GT GD C H L M O
entire /ɪnˈtaɪər/ = NOUN: tüm, bütün, hepsi, iğdiş edilmemiş at; ADJECTIVE: tüm, bütün, tam, iğdiş edilmemiş, saf, katışıksız; USER: tüm, bütün, genelinde, tamamını, tamamı

GT GD C H L M O
entirely /ɪnˈtaɪə.li/ = ADVERB: tamamen, tümüyle, bütünüyle, baştan sona, büsbütün; USER: tamamen, tümüyle, bütünüyle, tamamıyla, tamamı

GT GD C H L M O
evaluate /ɪˈvæl.ju.eɪt/ = VERB: değerlendirmek, ölçmek, değer biçmek, paha biçmek; USER: değerlendirmek, değerlendirilmesi, değerlendirme, değerlendirir, değerlendirmektir

GT GD C H L M O
executive /ɪɡˈzek.jʊ.tɪv/ = ADJECTIVE: yürütme, yönetim, icra, yetkili, uygulama ile ilgili; NOUN: yönetici, idareci, hükümet; USER: yürütme, yönetici, executive, yönetim, icra

GT GD C H L M O
existed /ɪɡˈzɪst/ = VERB: var olmak, bulunmak, yaşamak, olmak; USER: var, varolan, varlığını, yaşamış, var olan

GT GD C H L M O
figure /ˈfɪɡ.ər/ = NOUN: rakam, şekil, figür, resim, sayı, şahsiyet, desen, şahıs, endam, vücut yapısı; VERB: resmetmek, tasvir etmek; USER: anlamaya, rakam, anlamak, şekil, biçim

GT GD C H L M O
figures /ˈfɪɡ.ər/ = NOUN: rakam, şekil, figür, resim, sayı, şahsiyet, desen, şahıs, endam, vücut yapısı; VERB: resmetmek, tasvir etmek; USER: rakamlar, rakamları, figürleri, rakamlara, rakam, rakam

GT GD C H L M O
first /ˈfɜːst/ = ADJECTIVE: ilk, birinci, baş, başta gelen, önde gelen; ADVERB: önce, ilk olarak, öncelikle, ilk kez, başta, ilkönce; NOUN: birincilik, başlangıç, birinci gelen şey; USER: ilk, birinci, siz, önce, öncelikle, öncelikle

GT GD C H L M O
five /faɪv/ = USER: beş

GT GD C H L M O
for /fɔːr/ = PREPOSITION: için, amacıyla, dolayı, uygun, göre, karşı, yönünde, doğru, yarayan, sebebiyle; CONJUNCTION: dolayı, nedeniyle, çünkü, zira; USER: için, boyunca, for, üzere, üzere

GT GD C H L M O
forecast /ˈfɔː.kɑːst/ = NOUN: tahmin; VERB: tahmin etmek, tasarlamak; USER: tahmin, beklentisi, tahmini, tahminlerini, durumu

GT GD C H L M O
forecasts /ˈfɔː.kɑːst/ = NOUN: tahmin; VERB: tahmin etmek, tasarlamak; USER: tahminleri, tahmini, hava durumuları, tahminler, hava

GT GD C H L M O
foreign /ˈfɒr.ən/ = ADJECTIVE: yabancı, dış; USER: yabancı, dış, döviz, Geçmişteki, dışişleri, dışişleri

GT GD C H L M O
from /frɒm/ = PREPOSITION: itibaren, -dan, -den, beri, dolayı, yüzünden, -den beri; USER: itibaren, adlı, adlı işletmeye, gelen, dan, dan

GT GD C H L M O
funded /fʌnd/ = VERB: yatırmak, yatırım yapmak, sermayeye çevirmek; USER: finanse, finanse edilen, tarafından finanse edilen, desteklenen, fon

GT GD C H L M O
future /ˈfjuː.tʃər/ = NOUN: gelecek, istikbal, gelecek zaman, gelecekte olacak şey, vadeli sözleşme; ADJECTIVE: gelecek, ilerideki, ileriki, müstakbel, vadeli; USER: gelecek, gelecekte, gelecekteki, geleceği, geleceğe

GT GD C H L M O
gains /ɡeɪn/ = NOUN: kazanç, kâr, yarar, ilerleme, artma, yükselme; VERB: kazanmak, almak, elde etmek, artırmak, ulaşmak, kâr etmek, ileri gitmek, yükselmek, ilerlemek, çoğalmak; USER: kazanç, kazançlar, kazançları, kazanımlar, artışı

GT GD C H L M O
geographic /ˌdʒi.əˈɡræf.ɪ.kəl/ = ADJECTIVE: coğrafi; USER: coğrafi, coğrafik, geographic, bir coğrafi

GT GD C H L M O
giants /ˈdʒaɪ.ənt/ = NOUN: dev; USER: devleri, devi, devler, dev, devlerinin

GT GD C H L M O
graphic /ˈɡræf.ɪk/ = ADJECTIVE: canlı, grafikle gösterilen, grafik ile ilgili, açık ve net, hat sanatı ile ilgili; USER: grafik, Grafiklerdeki, grafiği, grafikler, grafiÄŸi

GT GD C H L M O
ground /ɡraʊnd/ = NOUN: zemin, yer, toprak, topraklama, kara, temel, saha, dip; VERB: topraklamak; ADJECTIVE: öğütülmüş, buzlu, çekilmiş; USER: zemin, toprak, yere, yer, topraklama

GT GD C H L M O
group /ɡruːp/ = NOUN: grup, topluluk, küme, takım, heyet, öbek, kafile, kütle, manga, filo; VERB: gruplandırmak, sınıflandırmak, gruplaşmak, toplanmak; USER: grup, grubu, grubunda, grubunun, grubuna

GT GD C H L M O
gui /ˈɡuː.i/ = USER: gui, gui'nin, arayüzü

GT GD C H L M O
handling /ˈhænd.lɪŋ/ = NOUN: kullanma, idare, dokunma, dağıtım, ambalajlama, bakım, tedavi; USER: kullanma, idare, işleme, taşıma, ele

GT GD C H L M O
have /hæv/ = VERB: olmak, sahip olmak, yapmak, etmek, bulunmak, almak, elde etmek, zorunda olmak, kabul etmek, aldatmak, göz yummak, dolandırmak; NOUN: hile, varlıklı kimse, üçkâğıt, kumpas; USER: var, sahip, zorunda, vardır, olması, olması

GT GD C H L M O
high /haɪ/ = ADJECTIVE: yüksek, üst, büyük, üstün, ileri, aşırı, yüce, önemli, yukarı; ADVERB: yükseğe, yüksekte; NOUN: lise; USER: yüksek, yüksek bir, üst, high

GT GD C H L M O
historical /hɪˈstɒr.ɪ.kəl/ = ADJECTIVE: tarihi, tarihsel, tarihe geçmiş, önemli, evrimsel; USER: tarihsel, tarihi, historical, tarih, geçmiş

GT GD C H L M O
history /ˈhɪs.tər.i/ = NOUN: tarih, geçmiş, hikâye, kayıtlar, gelişim aşmaları; USER: tarih, geçmişi, tarihi, tarihinin, geçmiş, geçmiş

GT GD C H L M O
homograph = NOUN: eşyazımlı sözcük; USER: eşyazımlı sözcük, homograph, aynı yazılıp farklı anlama gelen sözcük, farklı anlama gelen sözcük,

GT GD C H L M O
hundred /ˈhʌn.drəd/ = USER: hundred-, hundred, yüzlük; USER: yüz, yüzden, yüzlerce, yüzlerce

GT GD C H L M O
i /aɪ/ = PRONOUN: ben, I, one, I; USER: ben, i, ı, bir

GT GD C H L M O
identification /aɪˌden.tɪ.fɪˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: kimlik, tanıma, teşhis, kimlik saptama, fark gözetmeme; USER: kimlik, tanımlama, belirlenmesi, tanımlanması, kimlik belgesi

GT GD C H L M O
if /ɪf/ = CONJUNCTION: eğer, ise, ama, keşke, fakat, -se, -sa; NOUN: şart, şüphe, belirsizlik; USER: eğer, ise, varsa, olmadığını, durumunda, durumunda

GT GD C H L M O
impaired /ɪmˈpeər/ = VERB: bozmak, zarar vermek, azaltmak, zayıflatmak; USER: engelli, bozulmuş, değer düşüklüğüne, düşüklüğüne, engelliler

GT GD C H L M O
in /ɪn/ = ADVERB: içinde; PREPOSITION: içinde, olarak, -de, -da, halinde, içine, içeri; ADJECTIVE: yerinde, iç, içeride, evde; USER: içinde, olarak, bölgesindeki, yılında, in, in

GT GD C H L M O
included /ɪnˈkluːd/ = ADJECTIVE: dahil, içinde; USER: dahil, dahildir, yer, birlikte, bulunan

GT GD C H L M O
including /ɪnˈkluː.dɪŋ/ = PREPOSITION: dahil, kapsayan; ADJECTIVE: içeren; USER: dahil, dahil olmak üzere, dahil olmak, gibi, içeren, içeren

GT GD C H L M O
independent /ˌindəˈpendənt/ = ADJECTIVE: bağımsız, serbest, özgür, hür, maddi yönden bağımsız, kendi geçimini sağlayan; USER: bağımsız, bağımsız bir, bağımsız olarak, bağımsızdır, serbest

GT GD C H L M O
individual /ˌindəˈvijəwəl/ = ADJECTIVE: bireysel, tek, kişisel, özel, şahsi, özgün, birbirinden ayrı, başlıbaşına; NOUN: birey, kişi, şahıs, fert; USER: bireysel, tek tek, tek, birey, bireyin

GT GD C H L M O
individuals /ˌindəˈvijəwəl/ = NOUN: birey, kişi, şahıs, fert; USER: bireyler, bireylerin, kişi, kişiler, kişilerin

GT GD C H L M O
industry /ˈɪn.də.stri/ = NOUN: sanayi, endüstri, gayret, çaba, işletmecilik, hamaratlık; USER: sanayi, sektöründe, endüstri, endüstrisi, sektörü

GT GD C H L M O
influence /ˈɪn.flu.əns/ = VERB: etkilemek, etkili olmak, tesir etmek, söz geçirmek, ikna etmek; NOUN: etki, nüfuz, tesir, torpil; USER: etkilemek, etki, etkileyen, etkileyebilir, etkilemeye

GT GD C H L M O
information /ˌɪn.fəˈmeɪ.ʃən/ = NOUN: bilgi, enformasyon, haber, danışma, bilgi edinme, istihbarat, malumat, bildirme, şikâyet, iddia; USER: bilgi, bilgileri, bilgiler, bilgilerini, bilgilerin, bilgilerin

GT GD C H L M O
integrators /ˈɪntɪɡreɪtər/ = USER: entegratörleri, entegratörlerinin, entegratörler, entegratörlerine, bütünleştiricileri

GT GD C H L M O
interface /ˈɪn.tə.feɪs/ = NOUN: arayüzey, interfaz; USER: arayüz, arayüzü, arabirimi, arabirim, arabirimini

GT GD C H L M O
into /ˈɪn.tuː/ = PREPOSITION: içine, haline, içeriye, -e, -ye; USER: içine, haline, halinde, olarak, doğru, doğru

GT GD C H L M O
introduce /ˌɪn.trəˈdjuːs/ = VERB: tanıtmak, tanıştırmak, sunmak, getirmek, öğretmek, ortaya koymak, takdim etmek, başlamak, içeri sokmak, göstermek; USER: tanıtmak, tanıtmaktır, tanıtılması, tanıtacak, tanıştırmak

GT GD C H L M O
introduction /ˌɪn.trəˈdʌk.ʃən/ = NOUN: giriş, tanıtım, başlangıç, tanıtma, takdim, önsöz, tanıştırma, getirme; USER: giriş, tanıtımı, tanıtım, Introduction, tanıtılması

GT GD C H L M O
is /ɪz/ = USER: olduğunu, olduğu, olan, bir, olup, olup

GT GD C H L M O
ix = USER: ix, vii, viii, ÇSG

GT GD C H L M O
key /kiː/ = NOUN: anahtar, tuş, kilit nokta, çözüm, perde, rumuz, elektrik düğmesi; ADJECTIVE: kilit, ana; VERB: girmek, kilitlemek, akort etmek, uydurmak; USER: anahtar, anahtarı, tuşu, önemli, kilit

GT GD C H L M O
known /nəʊn/ = ADJECTIVE: bilinen, tanınan, belli; USER: bilinen, bilinir, bilinmektedir, da bilinir, tanınan

GT GD C H L M O
language /ˈlæŋ.ɡwɪdʒ/ = NOUN: dil, lisan, mesleki dil; USER: dil, dili, dile, dilde, dilini, dilini

GT GD C H L M O
languages /ˈlæŋ.ɡwɪdʒ/ = NOUN: dil, lisan, mesleki dil; USER: dil, dilleri, dillerde, diller, dilde

GT GD C H L M O
large /lɑːdʒ/ = ADJECTIVE: büyük, geniş, iri; USER: büyük, geniş, büyük bir, çok, geniş bir, geniş bir

GT GD C H L M O
latest /ˈleɪ.tɪst/ = ADJECTIVE: son, en son, en yeni, en geç; NOUN: en yeni şey, en son çıkan şey; USER: son, en son, Tüm, yeni, Göster Tüm

GT GD C H L M O
latin /ˈlæt.ɪn/ = NOUN: Latin, Latince; ADJECTIVE: Latin, Latinceye ait, Romen-katolik; USER: Latin, latince

GT GD C H L M O
license /ˈlaɪ.səns/ = NOUN: lisans, lisans, ruhsat, ruhsat, ehliyet, ehliyet, aşırı serbestlik, aşırı serbestlik; VERB: yetki vermek, yetki vermek, ruhsat vermek, ruhsat vermek; USER: lisans, lisansı, ruhsat, belgesi, lisansını

GT GD C H L M O
like /laɪk/ = ADJECTIVE: gibi, benzer, aynı; ADVERB: gibi, benzer; PREPOSITION: gibi, benzer, falan, aynı; NOUN: benzer; VERB: beğenmek; CONJUNCTION: sanki; USER: gibi, benzeri, benzerim, gibi bir, böyle, böyle

GT GD C H L M O
low /ləʊ/ = ADJECTIVE: düşük, alçak, zayıf, ucuz, basık, pes, adi, bodur, karamsar, alçakgönüllü; ADVERB: alçak, ucuz; USER: düşük, yükseğe, düşüğe, az, alçak

GT GD C H L M O
machine /məˈʃiːn/ = NOUN: makine, mekanizma; VERB: makine ile yapmak; USER: makine, makinesi, makinenin, makinası, makinede

GT GD C H L M O
major /ˈmeɪ.dʒər/ = ADJECTIVE: büyük, önemli, majör, başlıca; NOUN: majör, binbaşı, branş, yetişkin, reşit kimse; VERB: branşı doğrultusunda yoğunlaşmak, konusunda uzmanlaşmak; USER: büyük, önemli, ana, önemli bir, büyük bir

GT GD C H L M O
makes /meɪk/ = VERB: yapmak, sağlamak, etmek, yaptırmak, elde etmek, varmak, ilişki kurmak; NOUN: kazanç, verim, yapı, biçim, yapılış şekli; USER: yapar, yapan, kılan, sağlar, hale getirir

GT GD C H L M O
march /mɑːtʃ/ = NOUN: marş, sınır, hudut, sınır bölgesi, uygun adımla yürüyüş; VERB: yürüyüş yaptırmak, uygun adım yürümek; USER: marş, Mart, yürüyüş, yürüyüşü, march

GT GD C H L M O
market /ˈmɑː.kɪt/ = NOUN: piyasa, pazar, çarşı, borsa, panayır; VERB: pazarlamak, satmak, alışveriş yapmak; USER: pazar, piyasa, piyasası, piyasada, pazarında, pazarında

GT GD C H L M O
markets /ˈmɑː.kɪt/ = NOUN: piyasa, pazar, çarşı, borsa, panayır; VERB: pazarlamak, satmak, alışveriş yapmak; USER: piyasalar, pazarlar, piyasaları, pazarlarda, piyasalarda

GT GD C H L M O
media /ˈmiː.di.ə/ = NOUN: medya, basın; USER: medya, Media, ortam, ortamı, medyanın

GT GD C H L M O
memory /ˈmem.ər.i/ = NOUN: bellek, hafıza, anı, hatıra, akıl; USER: bellek, hafıza, belleği, hafızası, belleğe

GT GD C H L M O
methodology /ˌmeθ.əˈdɒl.ə.dʒi/ = NOUN: metan; USER: metodoloji, metodolojisi, yöntem, yöntemi, metodolojinin

GT GD C H L M O
methods /ˈmeθ.əd/ = NOUN: yöntem, metod, usul, tarz, düzen; USER: yöntemleri, yöntemler, yöntem, yöntemlerden, yöntemlerini

GT GD C H L M O
mid /mɪd/ = ADJECTIVE: orta, ortadaki; ADVERB: arasında; USER: orta, ortalarında, ortasında, mid, ortası

GT GD C H L M O
most /məʊst/ = ADVERB: en; NOUN: çoğu, en fazlası, en fazla miktar; ADJECTIVE: en çok, en fazla, pek çok; USER: en, çoğu, en çok, çok, en iyi, en iyi

GT GD C H L M O
multi /mʌl.ti-/ = PREFIX: çok; USER: çok, çoklu, multi

GT GD C H L M O
multilingual /ˌmʌl.tiˈlɪŋ.ɡwəl/ = ADJECTIVE: çok dilli, çok dil bilen; USER: çok dilli, birden fazla dil bilen, dilli, dilde, dilli bir

GT GD C H L M O
name /neɪm/ = NOUN: isim, ad, nam, ün, ünlü kimse; VERB: isim vermek, isim koymak, ad koymak, adını koymak, ismiyle çağırmak, tayin etmek, söylemek; USER: ad, adı, adını, isim, ismi, ismi

GT GD C H L M O
network /ˈnet.wɜːk/ = NOUN: ağ, şebeke, iletişim ağı, ağ örgüsü; USER: ağ, ağı, şebeke, ağa, network

GT GD C H L M O
new /njuː/ = ADJECTIVE: yeni, taze, modern, acemi, keşfedilmemiş; USER: yeni, yeni bir, okunmamış, new, new

GT GD C H L M O
non /nɒn-/ = PREFIX: olmayan, gayri, -siz, karşıtı; USER: olmayan, sigara, dışı, non, sivil

GT GD C H L M O
nuance /ˈnjuː.ɑːns/ = NOUN: nüans, ayırtı, ince fark; USER: nüans, Nuance, nüansı, nüansın, ayrıntıyı

GT GD C H L M O
number /ˈnʌm.bər/ = NOUN: sayı, numara, rakam, adet, miktar, tip, müzik parçası, hoş şey; VERB: saymak, numaralamak, sayı saymak, hesaplamak, katmak, içermek, katılmak, yaşında olmak; USER: sayı, numara, sayısı, numarası, numarasını, numarasını

GT GD C H L M O
objective /əbˈdʒek.tɪv/ = NOUN: objektif, amaç, hedef, nesne, mercek, erek, ismin -i hali; ADJECTIVE: objektif, nesnel, tarafsız, hedeflenen, amaçlanan; USER: nesnel, objektif, amaç, amacı, hedefi

GT GD C H L M O
obtained /əbˈteɪn/ = VERB: edinmek, elde etmek, sağlamak, kazanmak, bulmak, varlığını sürdürmek, süregelmek, geçerli olmak, var olmak; USER: elde, elde edilen, edilen, alınan, temin

GT GD C H L M O
of /əv/ = PREPOSITION: yüzünden, -nin, -den, -li; USER: bir, arasında, bölgesinin, of, km, km

GT GD C H L M O
on /ɒn/ = PREPOSITION: üzerinde, ile, üstünde, yönünde, esnasında; ADVERB: üstünde, durmadan, sürekli olarak; ADJECTIVE: yanık, devrede, sahnede, hazır; USER: üzerinde, ilgili, üzerine, hakkında, ile ilgili, ile ilgili

GT GD C H L M O
or /ɔːr/ = CONJUNCTION: veya, ya da, yoksa, yahut; NOUN: altın sarısı; USER: veya, ya da, ya, ve, yada, yada

GT GD C H L M O
organization /ˌɔː.ɡən.aɪˈzeɪ.ʃən/ = NOUN: organizasyon, örgüt, örgütlenme, organizma, bünye; USER: organizasyon, örgüt, kuruluş, organizasyonu, örgütü

GT GD C H L M O
origin /ˈɒr.ɪ.dʒɪn/ = NOUN: menşe, köken, başlangıç, kaynak, başlangıç noktası, asıl, kök, nereden, doğuş; USER: köken, menşe, kökenli, kökeni, menşeli

GT GD C H L M O
over /ˈəʊ.vər/ = ADVERB: fazla, aşırı, üzerine, aşkın, üstünde, tekrar, her yerinden, daha, çok fazla, her yerine, gereğinden fazla, tepesinde, kalan, iyice, öteye, ötede, altını üstüne, yine, geçkin, öte, başkasına, tersine, adamakıllı; PREPOSITION: fazla, aşırı, üzerinde, üzerinden, boyunca, üstünde, üstüne, çok, üstün, karşıya, aracılığı ile, baştan sona, yüksek, öbür tarafa, hakkında; ADJECTIVE: bitmiş, sona ermiş; USER: üzerinde, üzerinden, fazla, içinde, üzerine

GT GD C H L M O
overall /ˌəʊ.vəˈrɔːl/ = ADJECTIVE: tüm, tam, etraflı; ADVERB: bir uçtan bir uca; NOUN: önlük, göğüslük; USER: tüm, genel, genel olarak, toplam, kaba

GT GD C H L M O
overview /ˈəʊ.və.vjuː/ = NOUN: genel bakış, kısaca gözden geçirme; USER: genel bakış, genel, bakış, özet, bakışı

GT GD C H L M O
page /peɪdʒ/ = NOUN: sayfa, komi, içoğlanı, peyk, şövalye eğitimi alan çocuk; VERB: çağrı cihazını aramak, sayfa numarası vermek, otelde birini komiyle çağırttırmak; USER: sayfa, sayfası, sayfayı, sayfasında, Sayfanın

GT GD C H L M O
patent /ˈpeɪ.tənt/ = NOUN: patent, tescil; ADJECTIVE: patent, patentli, açık, tescilli, aşikâr, belli; VERB: patent almak, patent vermek; USER: patent, Patenti, Patentinde, patentin, patentini

GT GD C H L M O
patents /ˈpeɪ.tənt/ = NOUN: patent, tescil; ADJECTIVE: patent, patentli, açık, tescilli, aşikâr, belli; VERB: patent almak, patent vermek; USER: patent, patentler, patentleri, patentlerin, patenti

GT GD C H L M O
performance /pəˈfɔː.məns/ = NOUN: performans, gösteri, başarı, verim, yerine getirme, oyun, icraat, başarma gücü; USER: performans, performansı, performanslı, performansını, performansınızın

GT GD C H L M O
phrases /freɪz/ = NOUN: ifade, sözcük grubu, tabir, deyiş, cümle parçası, anlatım tarzı, birkaç sözcükten oluşan ifade, melodinin bir bölümünü oluşturan kısa parça; VERB: sözcük seçerek anlatmak, melodiyi ayrıştırarak çalmak, uygun sözcük ve cümlelerle ifade etmek; USER: ifadeler, cümleleri, ibareleri, öbekleri, sözcük

GT GD C H L M O
planners /ˈplæn.ər/ = NOUN: planlamacı, plancı, tasarımcı; USER: planlamacıları, planlamacılar, planlayıcıları, plancıları, plancılar

GT GD C H L M O
please /pliːz/ = VERB: memnun etmek, hoşnut etmek, hoşuna gitmek, keyif vermek, tenezzül etmek, buyurmak; USER: lütfen, edin, geçiniz, edebilirsiniz, ulaşabilirsiniz, ulaşabilirsiniz

GT GD C H L M O
plus /plʌs/ = NOUN: artı, pozitif miktar, fazlalık; ADJECTIVE: artı, fazla, pozitif; PREPOSITION: ayrıca, daha, bir de, ilavesiyle; USER: artı, Ayrıca, plus, ek

GT GD C H L M O
potential /pəˈten.ʃəl/ = NOUN: potansiyel, gerilim, güç, yeterlik kipi, iktidar; ADJECTIVE: potansiyel, olası, gizli, açığa çıkmamış; USER: potansiyel, potansiyeli, olası, potansiyelini, potansiyeline

GT GD C H L M O
presented /prɪˈzent/ = VERB: sunmak, bulunmak, tanıtmak, vermek, takdim etmek, doğrultmak, doğrultmak, ortaya koymak, sahneye koymak, ileri sürmek, aday göstermek, arzetmek, çıkarmak, ibraz etmek, nişan almak, sahnelemek; USER: sunulan, sunulmaktadır, sundu, sunulmuştur, yer

GT GD C H L M O
presents /ˈprez.ənt/ = VERB: sunmak, bulunmak, tanıtmak, vermek, takdim etmek, doğrultmak, doğrultmak, ortaya koymak; NOUN: hediye, armağan, şimdiki zaman, şu an; USER: hediyeler, hediye, sunar, hediyeleri, hediyelerini

GT GD C H L M O
price /praɪs/ = NOUN: fiyat, bedel, paha, para ödülü, değer, eder; VERB: fiyatlandırmak, fiyatını belirlemek, paha biçmek; USER: fiyat, fiyatı, Fiyatına, fiyata, değeri

GT GD C H L M O
principles /ˈprɪn.sɪ.pl̩/ = NOUN: ilkeler; USER: ilkeler, ilkeleri, prensipleri, ilkelerine, ilkelerini

GT GD C H L M O
product /ˈprɒd.ʌkt/ = NOUN: ürün, çarpım, mahsul, sonuç, meyve; USER: ürün, ürünün, ürünü, ürünleri, bir ürün

GT GD C H L M O
production /prəˈdʌk.ʃən/ = NOUN: üretim, yapım, üretme, imal, yapıt, eser; USER: üretim, üretimi, üretiminde, üretiminin, üretimini

GT GD C H L M O
products /ˈprɒd.ʌkt/ = NOUN: ürün, çarpım, mahsul, sonuç, meyve; USER: ürünleri, ürünler, ürün, ürünlerin, ürünlerinin

GT GD C H L M O
program /ˈprəʊ.ɡræm/ = NOUN: program, yazılım, plan, gösteri, yapım; VERB: programlamak, planlamak; USER: program, programı, programını, programın, programının

GT GD C H L M O
projected /prəˈdʒek.tɪd/ = VERB: yansıtmak, tasarlamak, atmak, planlamak, fırlatmak, projesini hazırlamak, iz düşürmek, çıkıntı oluşturmak, çıkık olmak; USER: tahmin, öngörülen, yansıtılan, öngörülmektedir, beklenmektedir

GT GD C H L M O
promotion /prəˈməʊ.ʃən/ = NOUN: tanıtım, terfi, yükselme, yükseltme, tanıtma, artırma, reklâm, sınıf geçme, rütbe, kurma, mevki, piyonun vezir olması; USER: tanıtım, promosyon, tanıtımı, teşvik, yükselme

GT GD C H L M O
provided /prəˈvīd/ = VERB: sağlamak, temin etmek, karşılamak, ihtiyacını karşılamak, şart koşmak, koşul koymak, önlem almak, hazırlıklı olmak; USER: sağlanan, verilen, verilmedi, Resim, sunulan

GT GD C H L M O
provides /prəˈvaɪd/ = VERB: sağlamak, temin etmek, karşılamak, ihtiyacını karşılamak, şart koşmak, koşul koymak, önlem almak, hazırlıklı olmak; USER: sağlar, içerir, sağlayan, sağlamaktadır, sunar

GT GD C H L M O
purchase /ˈpɜː.tʃəs/ = NOUN: satın alma, alım, mübayaa, satın alınan şey, mekanik güç, toprak geliri, makara sistemi; VERB: satın almak, kazanmak, elde etmek, kaldıraçla kaldırmak, manivela ile çekmek; USER: satın alma, satın almak, satın, satın almanız, alım

GT GD C H L M O
questions /ˈkwes.tʃən/ = NOUN: soru, sorun, söz konusu, mesele, şüphe, kuşku, problem, sorgu, soruşturma; VERB: sorgulamak, soru sormak, sorular sormak; USER: sorular, soruları, soru, sorularını, sorulara, sorulara

GT GD C H L M O
quick /kwɪk/ = ADJECTIVE: hızlı, çabuk, hızla, seri, süratli, kıvrak, hazır, keskin, tez, şipşak; ADVERB: hızla, çabucak; USER: hızlı, hakkında pratik, pratik, hakkında hızlı, hızlı bir, hızlı bir

GT GD C H L M O
ranged /reɪndʒ/ = VERB: dolaşmak, turlamak, dizmek, sıralı olmak, sıra halinde olmak, gezmek, sürtmek, uzanmak, akıp gitmek, bölgede yaşamak, katılmak, erişmek; USER: arasında değişmektedir, değişmektedir, ranged, değişmekteydi, değişiyordu

GT GD C H L M O
ranking /ˈræn.kɪŋ/ = VERB: sayılmak, rütbesi olmak, dizmek, sıraya koymak, saymak, yer vermek, dizilmek, sıra olmak, yüksek rütbeli olmak; USER: sıralama, sıralamasında, sıralaması, sıralamasını, klasmanınızı

GT GD C H L M O
recorded /riˈkôrd/ = ADJECTIVE: kaydedilmiş, kayıtlı; USER: kayıtlı, kaydedilmiş, Kaydedilen, kaydedildi, kaydedilir

GT GD C H L M O
region /ˈriː.dʒən/ = NOUN: bölge, yöre, alan, çevre, iklim, nahiye; USER: bölge, bölgede, bölgesi, bölgesinde, bölgenin

GT GD C H L M O
relative /ˈrel.ə.tɪv/ = ADJECTIVE: göreceli, bağıl, ilgili, izafi, bağıntılı, karşılaştırmalı; NOUN: akraba, yakın, hısım, ilgi zamiri, ilgi cümleciği; USER: bağıl, göreceli, göreli, nispi, ilgili

GT GD C H L M O
release /rɪˈliːs/ = VERB: serbest bırakmak, bırakmak, salıvermek; NOUN: serbest bırakma, bırakma, salıverme, deklanşör, serbest kalma, kurtuluş, devir, feragat, azat; USER: bırakın, serbest, serbest bırakmak, serbest bırakın, yayınlayacak

GT GD C H L M O
report /rɪˈpɔːt/ = NOUN: rapor, haber, bilgi, bildiri, tutanak, karne, söylenti; VERB: bildirmek, rapor etmek, anlatmak, söylemek, ihbar etmek; USER: rapor, raporu, bildirmek, bildirin, bildiriniz

GT GD C H L M O
represent /ˌrep.rɪˈzent/ = VERB: temsil etmek, göstermek, belirtmek, sunmak, simgelemek, betimlemek, ifade etmek, tarif etmek, temsilciliğini yapmak, vekâlet etmek, vekili olmak, canlandırmak, oynamak, sahneye koymak; USER: temsil etmek, göstermek, temsil, temsil eder, temsil eden

GT GD C H L M O
represented /ˌrepriˈzent/ = VERB: temsil etmek, göstermek, belirtmek, sunmak, simgelemek, betimlemek, ifade etmek, tarif etmek, temsilciliğini yapmak, vekâlet etmek, vekili olmak, canlandırmak, oynamak, sahneye koymak; USER: temsil, temsil edilen, gösterilir, gösterildiğinden, gösterildiğinden ve

GT GD C H L M O
requirements /rɪˈkwaɪə.mənt/ = NOUN: gereksinim, gereklilik, ihtiyaç, koşul, gerek, istek, icap, lüzum; USER: gereksinimleri, Gereksinim, gereksinimlerini, ihaleler, şartları

GT GD C H L M O
results /rɪˈzʌlt/ = NOUN: sonuç, netice, akıbet, semere, son, ürün; VERB: sonucu olmak; USER: sonuçları, sonuçlar, sonuç, sonuçlarını, sonuçlara, sonuçlara

GT GD C H L M O
revenue /ˈrev.ən.juː/ = NOUN: gelir, maliye, devlet geliri, hazine; USER: gelir, gelirleri, geliri, gelirler

GT GD C H L M O
revenues /ˈrev.ən.juː/ = NOUN: gelir, hasılat, kazanç, aidat; USER: gelir, gelirleri, gelirlerinin, gelirler, gelirlerini

GT GD C H L M O
reverse /rɪˈvɜːs/ = NOUN: ters, tersi, geri vites, öbür yüzü; ADJECTIVE: ters, geri, aksi, zıt; VERB: tersine çevirmek, geri çevirmek, bozmak, döndürmek; USER: ters, geri, tersine, tersine çevirmek, geriye

GT GD C H L M O
review /rɪˈvjuː/ = VERB: gözden geçirmek, eleştirmek, teftiş etmek, yeniden incelemek, kritiğini yapmak; NOUN: eleştiri, teftiş, eleştiri yazısı, yeniden inceleme, revizyon, revü, kritik; USER: gözden, yorumlayan, yorum, gözden geçirmek

GT GD C H L M O
s = USER: s, ler, lar, temizle, larındaki

GT GD C H L M O
score /skɔːr/ = NOUN: puan, skor, sayı, çizgi, çentik, partisyon, yirmi, hesap; VERB: sayı yapmak, değerlendirmek, gol atmak, çizmek; USER: puan, skor, puanı, skoru, bir puan

GT GD C H L M O
scored /skɔːr/ = VERB: sayı yapmak, değerlendirmek, gol atmak, çizmek, çizgi çekmek, işaretlemek, çentiklemek, skor kaydetmek, hesabını tutmak, şanslı olmak, azarlamak, ağır eleştirmek, notaya geçirmek, partisyon yazmak; USER: attı, Atılan, Atılan goller, goller, puan

GT GD C H L M O
scores /skɔːr/ = NOUN: çok sayı; USER: puanları, skorları, puanlar, puanlarını, puan

GT GD C H L M O
segment /ˈseɡ.mənt/ = NOUN: bölüm, parça, bölüt, dilim, daire kesmesi; VERB: bölmek, parçalara ayırmak; USER: bölüm, kademeli, segmentinde, kademeli bir, segmenti

GT GD C H L M O
segmentation /seɡˈment/ = NOUN: bölünme, segmantasyon, parçalara ayrılma, hücre bölünmesi, bölünerek çoğalma; USER: bölünme, segmentasyon, segmentasyonu, bölümleme, bölümlendirme

GT GD C H L M O
segmented /seɡˈment/ = ADJECTIVE: dilimli, halkalı, parçalara ayrılmış; USER: dilimli, parçalı, bölümlenmiş, segmente, segmentli

GT GD C H L M O
segments /ˈseɡ.mənt/ = NOUN: bölüm, parça, bölüt, dilim, daire kesmesi; VERB: bölmek, parçalara ayırmak; USER: segmentleri, segmentler, bölümler, bölümleri, kesimleri

GT GD C H L M O
server /ˈsɜː.vər/ = NOUN: hizmetçi, servis atan oyuncu, tepsi, servis takımı, rahip yardımcısı; USER: sunucu, sunucusu, sunucusuna, sunucuya, sunucusunun

GT GD C H L M O
service /ˈsɜː.vɪs/ = NOUN: hizmet, servis, görev, faaliyet, ayin, askerlik, işleme, ibadet, tebliğ, fayda; ADJECTIVE: hizmet; VERB: hizmet vermek; USER: hizmet, servisi, servis, hizmeti, hizmetleri

GT GD C H L M O
services /ˈsɜː.vɪs/ = NOUN: aletler, servis takımı, çay takımı, araç gereçler; USER: hizmetleri, hizmetler, hizmet, hizmetlere, hizmeti

GT GD C H L M O
share /ʃeər/ = NOUN: pay, hisse, hisse senedi, katılım, sermaye payı, kâr payı, saban demiri; VERB: paylaşmak, bölüşmek, katılmak, iştirak etmek, ortak kullanmak; USER: pay, hisse, paylaşmak, payı, payını

GT GD C H L M O
shipments /ˈʃɪp.mənt/ = NOUN: yükleme, yük, kargo, parti, deniz nakliyatı; USER: gönderiler, sevkiyatı, sevkiyatları, sevkiyatlar, sevkiyat

GT GD C H L M O
size /saɪz/ = NOUN: boyut, boy, büyüklük, ölçü, beden, numara, tutkal, apre, çiriş, şapka astar tutkalı, önemli miktar; VERB: büyüklüğüne göre ayırmak, çirişlemek, tutkallamak, sertleştirmek; USER: boyut, boyutu, boyutunu, büyüklüğü, boy

GT GD C H L M O
software /ˈsɒft.weər/ = NOUN: yazılım, bilgisayar programı; USER: yazılım, yazılımı, yazılımını, programı, yazılımları

GT GD C H L M O
sold /səʊld/ = VERB: satmak, satılmak, sattırmak, beğenilmek, kazıklamak, aldatmak, ele vermek; USER: satılan, satışa, satılır, satılmaktadır, satıldı, satıldı

GT GD C H L M O
speech /spiːtʃ/ = NOUN: konuşma, ses, dil, nutuk, söylev, konuşma yeteneği, demeç, söz söyleme, şive, anlatma, hitabe, konuşma şekli, savunma; USER: konuşma, konuşmada, konuşmasında, konuşması, konuşmasını, konuşmasını

GT GD C H L M O
structure /ˈstrʌk.tʃər/ = NOUN: yapı, bina, bünye; VERB: planlamak, bütün olarak düşünmek; USER: yapı, yapısı, yapısını, yapısının, yapısına, yapısına

GT GD C H L M O
study /ˈstʌd.i/ = NOUN: çalışma, öğrenim, araştırma, inceleme, etüt, tetkik, tahsil; VERB: incelemek, çalışmak, okumak, araştırmak, öğrenmek; USER: çalışma, eğitim, incelemek, çalışmak, okumak, okumak

GT GD C H L M O
summary /ˈsʌm.ər.i/ = NOUN: özet, kısaltma; ADJECTIVE: kısa, özetlenmiş, seri, özlü, kestirme; USER: özet, özeti, Sonuçları, özetini, summary

GT GD C H L M O
suppliers /səˈplaɪ.ər/ = NOUN: satıcı, ihtiyacı karşılayan; USER: tedarikçileri, tedarikçiler, tedarikçi, sunucuları, ilgili tedarikçi

GT GD C H L M O
syllable /ˈsɪl.ə.bl̩/ = NOUN: hece, nota, seslem; VERB: hecelemek; USER: hece, Hecedeki, heceli, hecesi, hecede

GT GD C H L M O
synthesis /ˈsɪn.θə.sɪs/ = NOUN: sentez, bireşim; USER: sentez, sentezi, sentezini, synthesis, sentezinde

GT GD C H L M O
synthesizer /ˈsɪn.θə.saɪ.zər/ = USER: synthesizer, synthesizer'a, sentezleyici, birleştirici, sentezleyicisi,

GT GD C H L M O
synthesizers /ˈsinTHəˌsīzər/ = USER: sintisayzırları, synthesizer'lar, synthesizerlar, synthesizers, synthesizer'ların"

GT GD C H L M O
synthetic /sɪnˈθet.ɪk/ = NOUN: sentetik; ADJECTIVE: sentetik, yapay, suni, çekimli; USER: sentetik, sentetik bir, yapay, suni

GT GD C H L M O
system /ˈsɪs.təm/ = NOUN: sistem, düzen, şebeke, yapı, yöntem, ağ, usul, vücut, evren, katman; USER: sistem, sistemi, sisteminin, Sisteme, sistemin, sistemin

GT GD C H L M O
systems /ˈsɪs.təm/ = NOUN: sistem, düzen, şebeke, yapı, yöntem, ağ, usul, vücut, evren, katman; USER: sistemleri, sistemler, sistemlerinin, sistemlerin, sistemlerinde

GT GD C H L M O
t /tiː/ = USER: t, mi, Sal, Pe, t Kaydedilen

GT GD C H L M O
table /ˈteɪ.bl̩/ = NOUN: tablo, masa, tabla, sofra, çizelge, masadakiler, tablet, kafatası kemik tabakalarından biri; VERB: sunmak, masaya koymak, listeye geçirmek, göstermek, tartışmaya sunmak, ertelemek, cetvele yazmak; USER: tablo, masa, tabloda, tablosu, tabloya

GT GD C H L M O
tables /ˈteɪ.bl̩/ = NOUN: tablo, masa, tabla, sofra, çizelge, masadakiler, tablet, kafatası kemik tabakalarından biri; VERB: sunmak, masaya koymak, listeye geçirmek, göstermek, tartışmaya sunmak, ertelemek, cetvele yazmak; USER: tablolar, tablo, tabloları, masaları, masalar

GT GD C H L M O
tabulated /ˈtæb.jʊ.leɪt/ = VERB: çizelgeye geçirmek, cetvel haline koymak; USER: tablo, tabloda, tablo haline, tablo halinde, tablolaştırılmıştır

GT GD C H L M O
technologies /tekˈnɒl.ə.dʒi/ = NOUN: teknoloji, uygulayımbilim; USER: teknolojileri, teknolojiler, teknolojilerin, teknolojilerinin, teknoloji

GT GD C H L M O
technology /tekˈnɒl.ə.dʒi/ = NOUN: teknoloji, uygulayımbilim; USER: teknoloji, teknolojisi, teknolojisini, teknolojinin, teknolojisinin

GT GD C H L M O
telecommunications /ˌtel.ɪ.kəˌmjuː.nɪˈkeɪ.ʃənz/ = NOUN: telekomünikasyon; USER: telekomünikasyon, telekomünikasyon ve bağlantı, iletişim, haberleşme, Telecommunications

GT GD C H L M O
telephone /ˈtel.ɪ.fəʊn/ = NOUN: telefon; VERB: telefon etmek, telefonda söylemek; USER: telefon, telefonla, telefonu, Telefonlu

GT GD C H L M O
test /test/ = NOUN: test, deney, deneme, sınav, tahlil, ölçü, denetim; ADJECTIVE: test, deneme; VERB: sınamak, denemek, test yapmak; USER: test, testi, sınama, deney, deneme, deneme

GT GD C H L M O
tested /ˈtaɪmˌtes.tɪd/ = ADJECTIVE: test edilmiş, denenmiş; USER: test edilmiş, test, test edilmiştir, test edilen, testi

GT GD C H L M O
testing /ˈtes.tɪŋ/ = ADJECTIVE: test, deneme; NOUN: deneme; USER: test, testi, testleri, testler, sınama

GT GD C H L M O
text /tekst/ = NOUN: metin, tekst, konu, yazının aslı, İncil'den kısa bölüm; USER: metin, metni, yazı, metnin, kısa

GT GD C H L M O
that /ðæt/ = CONJUNCTION: o, ki, şu, için, diye; PRONOUN: o, ki, şu, diye; ADVERB: böyle, o kadar, bu kadar; ADJECTIVE: öteki; USER: o, bu, olduğunu, olduğu, ki, ki

GT GD C H L M O
the

GT GD C H L M O
their /ðeər/ = PRONOUN: onların; USER: onların, kendi, bunların, da, da

GT GD C H L M O
these /ðiːz/ = PRONOUN: bunlar; USER: bunlar, bu, şu, bu gibi, bu gibi

GT GD C H L M O
they /ðeɪ/ = PRONOUN: onlar, insanlar; USER: onlar, bu, bunlar, da, de, de

GT GD C H L M O
this /ðɪs/ = PRONOUN: bu; ADVERB: böyle, bu kadar, bu kadar

GT GD C H L M O
time /taɪm/ = NOUN: zaman, süre, vakit, kere, uygun zaman, tempo, çağ, vade, aralık, doğum zamanı; VERB: zamanlamak, ayarlamak, zamanlama yapmak, saat tutmak, tempo tutmak, kurmak, süre tutmak, temposunu belirlemek; USER: zaman, süresi, kez, süre, zamanda

GT GD C H L M O
title /ˈtaɪ.tl̩/ = NOUN: başlık, ünvan, isim, ad, sıfat, hak, sahiplik, marka; USER: başlık, başlığı, adı, title, başlığını, başlığını

GT GD C H L M O
to /tuː/ = PREPOSITION: karşı, göre, -e, -ye, -ya, -e doğru; USER: karşı, göre, için, etmek, hiç, hiç

GT GD C H L M O
total /ˈtəʊ.təl/ = NOUN: toplam, adet, tutar, topu, hepsi, mevcut; ADJECTIVE: toplam, tüm, bütün, toptan, hepten; VERB: toplamak, tutmak, toplamını bulmak, parçalamak, etmek; USER: toplam, Mesaj, total, toplamı, Mesaj adeti

GT GD C H L M O
trends /trend/ = NOUN: eğilim, akım, gidişat, yön, meyil; USER: eğilimler, trendleri, eğilimleri, eğilimlerini, trends

GT GD C H L M O
tts = USER: tts, TTD,

GT GD C H L M O
type /taɪp/ = NOUN: tip, tür, model, cins, örnek, sembol, matbaa harfi, simge; VERB: daktilo ile yazmak; USER: tip, tür, Çeşidi, türü, tipi

GT GD C H L M O
unbiased /ʌnˈbaɪəst/ = ADJECTIVE: tarafsız; USER: tarafsız, ilgili tarafsız, hakkında tarafsız, ile ilgili tarafsız, ilgili

GT GD C H L M O
unique /jʊˈniːk/ = ADJECTIVE: benzersiz, eşsiz, özgün, tek, biricik, mükemmel, rakipsiz, yegâne, bir değerli; NOUN: eşsiz şey, nadir şey; USER: benzersiz, eşsiz, benzersiz bir, eşsiz bir, özgü

GT GD C H L M O
uniquely /jʊˈniːk/ = USER: benzersiz, eşsiz, benzersiz bir, benzersiz olarak, eşsiz bir

GT GD C H L M O
unit /ˈjuː.nɪt/ = NOUN: birim, ünite, birlik, öğe, bütünlük; USER: birim, birimi, ünitesi, ünite, biriminin

GT GD C H L M O
units /ˈjuː.nɪt/ = NOUN: birim, ünite, birlik, öğe, bütünlük; USER: birimleri, üniteleri, birimler, adet, units

GT GD C H L M O
us /ʌs/ = PRONOUN: bize, bizi, biz; USER: bize, bizi, bizim, bizimle, Lütfen, Lütfen

GT GD C H L M O
use /juːz/ = VERB: kullanmak, yararlanmak, faydalanmak, davranmak, muamele etmek; NOUN: kullanım, kullanma, yarar, faydalanma, fayda, amaç, menfaat; USER: kullanmak, kullanın, kullanabilirsiniz, kullanımı, kullanınız, kullanınız

GT GD C H L M O
user /ˈjuː.zər/ = NOUN: kullanıcı, kullanan, tüketici, kullanma hakkı; USER: kullanıcı, kullanıcının, kullanım, kullnım, kullanıcıya

GT GD C H L M O
users /ˈjuː.zər/ = NOUN: kullanıcı, kullanan, tüketici, kullanma hakkı; USER: kullanıcılar, kullanıcı, kullanıcıları, kullanıcıların, kullanıcılarının

GT GD C H L M O
using /juːz/ = NOUN: kullanma; USER: kullanma, kullanarak, kullanılarak, ile, kullanan, kullanan

GT GD C H L M O
v

GT GD C H L M O
vendor /ˈven.dər/ = NOUN: satıcı, satış makinesi; USER: satıcı, satıcınıza, satıcısına, satıcının, satıcısı

GT GD C H L M O
vendors /ˈven.dər/ = NOUN: satıcı, satış makinesi; USER: satıcıları, sunucuları, satıcılar, satıcılarının, sunucular

GT GD C H L M O
versatility /ˈvɜː.sə.taɪl/ = NOUN: çok yönlülük, değişkenlik, beceriklilik, elinden her iş gelme, döneklik; USER: çok yönlülük, yönlülük, çok yönlülüğü, çok yönlü, yönlülüğü

GT GD C H L M O
versions /ˈvɜː.ʃən/ = NOUN: versiyon, model, uyarlama, çeviri, varyant, örnek, tasvir, hikâye, rahimde bebeği çevirme, yorum; USER: sürümler, versiyonları, sürümleri, sürümlerinde, sürümlerini

GT GD C H L M O
vertical /ˈvɜː.tɪ.kəl/ = ADJECTIVE: dikey, düşey, dik, tepede olan; NOUN: dikey çizgi, dikey düzlem; USER: dikey, düşey, dik, dikey bir, yatay

GT GD C H L M O
vii = USER: vii, vi

GT GD C H L M O
visually /ˈvɪʒ.u.ə.li/ = USER: görsel olarak, görsel, görünümü, görme, görsel açıdan

GT GD C H L M O
vital /ˈvaɪ.təl/ = ADJECTIVE: hayati, yaşamsal, canlı, yaşayan, hayat dolu, öldürücü; USER: hayati, önemlidir, hayati bir, çok önemlidir, hayati önem

GT GD C H L M O
vocabulary /vəˈkæb.jʊ.lər.i/ = NOUN: kelime hazinesi, kullanılan kelimeler; USER: kelime hazinesi, kelime, edilen kelime, kelime bilgisi, kelimeler, kelimeler

GT GD C H L M O
vocally

GT GD C H L M O
voice /vɔɪs/ = NOUN: ses, söz, ses tonu, ifade, çatı, fikir, ses kalitesi, düşünce, şarkı sesi; VERB: söylemek, dile getirmek, ifade etmek, akort etmek, ses çıkarmak; USER: ses, sesli, sesi, sesle, sesini, sesini

GT GD C H L M O
vs = USER: vs, v

GT GD C H L M O
walt

GT GD C H L M O
was /wɒz/ = USER: oldu, olduğunu, idi, was, olduğu, olduğu

GT GD C H L M O
well /wel/ = ADJECTIVE: iyi, güzel, sağlıklı, uygun, iyi durumda; ADVERB: iyi, çok, iyice, oldukça, güzelce, hoş; NOUN: kuyu; USER: iyi, de, sıra, yanı, iyi bir, iyi bir

GT GD C H L M O
were /wɜːr/ = USER: edildi, vardı, idi, olduğunu, olan, olan

GT GD C H L M O
which /wɪtʃ/ = ADJECTIVE: hangi; PRONOUN: hangi, hangisi, ki, hangisini; USER: hangi, olan, olduğu, ki, bu, bu

GT GD C H L M O
whole /həʊl/ = ADJECTIVE: bütün, tüm, tam, toplu, sağlam, sağlıklı, öz, yarasız beresiz; NOUN: tüm, toplam; USER: bütün, tüm, tam, tamamı, tamamen

GT GD C H L M O
with /wɪð/ = PREPOSITION: ile, birlikte, beraber, -li; USER: ile, sahip, olan, birlikte, ile birlikte, ile birlikte

GT GD C H L M O
within /wɪˈðɪn/ = ADVERB: içinde, içinden, içeriden, içeride, içeri, içeriye, için için; PREPOSITION: içinde, kapsamında, dahilinde, zarfında; NOUN: iç, iç kısım; USER: içinde, içerisinde, mesafede olan, içindeki, olan

GT GD C H L M O
words /wɜːd/ = NOUN: sözler, laf, güfte, ağız kavgası; USER: sözler, kelimeler, deyişle, kelime, bir deyişle, bir deyişle

GT GD C H L M O
world /wɜːld/ = NOUN: dünya, alem, yeryüzü, diyar; ADJECTIVE: dünya; USER: dünya, Dünyanın, Dünyayı, dünyada, dünyasında, dünyasında

GT GD C H L M O
would /wʊd/ = VERB: -cekti, -caktı, -erdi, -ermi, -ermiydi; USER: -cekti, olur, mi, istiyorsunuz, olurdu, olurdu

GT GD C H L M O
x /eks/ = NOUN: bilinmeyen, on dolarlık banknot

GT GD C H L M O
you /juː/ = PRONOUN: size, sen, seni, sizi, sana, siz; USER: sen, size, Eğer, sizin, sizi, sizi

289 words