Turkish Vocabulary
Click on letter: GT-Google Translate; GD-Google Define; H-Collins; L-Longman; M-Macmillan; O-Oxford; © or C-Cambridge
GT
GD
C
H
L
M
O
a
GT
GD
C
H
L
M
O
abbreviation
 /əˌbriː.viˈeɪ.ʃən/ = NOUN: kısaltma; 
USER: kısaltma, kısaltmasıdır, kısaltması, kısaltmadır
GT
GD
C
H
L
M
O
abstract
 /ˈæb.strækt/ = ADJECTIVE: soyut, kuramsal, abstre, teorik; 
NOUN: özet, soyut düşünce; 
VERB: soyutlamak, özetlemek, aşırmak, çalmak, özet çıkarmak, ayırmak, damıtmak; 
USER: soyut, arka, özet, abstract, Anahtar
GT
GD
C
H
L
M
O
access
 /ˈæk.ses/ = NOUN: giriş, erişme, ulaşma, geçit, kullanım, yaklaşma, hastalık nöbeti; 
VERB: bağlamak; 
USER: giriş, erişme, erişmek, erişim, erişebilirsiniz
GT
GD
C
H
L
M
O
accuracy
 /ˈæk.jʊ.rə.si/ = NOUN: doğruluk, kesinlik, ayar, tamlık; 
USER: doğruluk, doğruluğu, doğruluğunu, hassasiyeti, doğru
GT
GD
C
H
L
M
O
acronym
 /ˈæk.rə.nɪm/ = NOUN: baş harflerden oluşan sözcük; 
USER: kısaltma, kısaltmadır, kısaltmasıdır, kısaltması, kısaltmasını
GT
GD
C
H
L
M
O
additional
 /əˈdɪʃ.ən.əl/ = ADJECTIVE: ek, ilave, ekstra, fazladan, katma, ilave edilen; 
USER: ek, ilave, ek bir, fazla, ayrıntılı
GT
GD
C
H
L
M
O
address
 /əˈdres/ = NOUN: adres, konuşma, söylev, hitabe, konuşma tarzı, hüner, tavır, dilekçe, beceri; 
VERB: adres yazmak, göndermek, hitap etmek, konuşma yapmak, söylev vermek, nutuk çekmek; 
USER: adres, adresi, adresini, adresinizi, adresine
GT
GD
C
H
L
M
O
all
 /ɔːl/ = ADJECTIVE: tüm, bütün, her, hep; 
NOUN: hepsi, herkes; 
ADVERB: hepsi, tamamen, hep; 
PRONOUN: hepsi, herkes, her şey; 
USER: tüm, bütün, her, All, tamamını, tamamını
GT
GD
C
H
L
M
O
an
GT
GD
C
H
L
M
O
analysis
 /əˈnæl.ə.sɪs/ = NOUN: analiz, çözümleme, inceleme, tahlil; 
USER: analiz, analizi, analizleri, analizler, analizinde
GT
GD
C
H
L
M
O
and
 /ænd/ = CONJUNCTION: ve, ile, de; 
USER: ve, ile, ile
GT
GD
C
H
L
M
O
any
 /ˈen.i/ = ADJECTIVE: herhangi, her, hiçbir, hiç, daha, biraz; 
ADVERB: hiç, daha, biraz; 
PRONOUN: herhangi biri, biri, her ne; 
USER: herhangi, herhangi bir, hiçbir, bir, her, her
GT
GD
C
H
L
M
O
aol
 = USER: aol, on AOL
GT
GD
C
H
L
M
O
application
 /ˌæp.lɪˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: uygulama, başvuru, kullanım, dilekçe, tatbik, başvuru formu, talep, başvurma, sürme, özen, dikkat; 
USER: uygulama, uygulaması, başvuru, uygulamanın, uygulamaya
GT
GD
C
H
L
M
O
applications
 /ˌæp.lɪˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: uygulama, başvuru, kullanım, dilekçe, tatbik, başvuru formu, talep, başvurma, sürme, özen, dikkat; 
USER: uygulamaları, uygulamalar, uygulama, uygulamaların, uygulamalarda
GT
GD
C
H
L
M
O
are
 /ɑːr/ = NOUN: ar; 
USER: olan, vardır, bulunmaktadır, olup, olarak, olarak
GT
GD
C
H
L
M
O
as
 /əz/ = ADVERB: olarak, gibi, kadar, iken; 
PRONOUN: gibi; 
CONJUNCTION: olduğu gibi, ki, iken, rağmen, karşın, madem, mademki, -diği gibi, -irken; 
USER: olarak, gibi, kadar, yanı, şekilde, şekilde
GT
GD
C
H
L
M
O
assessment
 /əˈses.mənt/ = NOUN: değerlendirme, vergi, vergilendirme, belirlenen değer; 
USER: değerlendirme, değerlendirmesi, değerlendirilmesi, Ölçme ve değerlendirme, değerlendirmesini
GT
GD
C
H
L
M
O
assignee
 /əˌsaɪˈniː/ = NOUN: vekil, devralan kimse; 
USER: vekil, devralan, vekillerine, temlik, assignee
GT
GD
C
H
L
M
O
assistance
 /əˈsɪs.təns/ = NOUN: yardım, destek; 
USER: yardım, yardımı, destek, hizmetleri, asistanlığı
GT
GD
C
H
L
M
O
assistive
 /əˈsɪstɪv/ = USER: yardımcı, destekleyici, assistive,
GT
GD
C
H
L
M
O
associates
 /əˈsəʊ.si.eɪt/ = NOUN: ortak, üye, arkadaş, dost, öğretim üyesi; 
USER: İştirakler, ortakları, İştirak, iştiraklere, iştirakçi
GT
GD
C
H
L
M
O
at
 /ət/ = PREPOSITION: -de, -da, -ye, -ya, -e, -a; 
NOUN: savaşçı, asker, eyt; 
USER: de, az, at, okuyun, azından, azından
GT
GD
C
H
L
M
O
available
 /əˈveɪ.lə.bl̩/ = ADJECTIVE: mevcut, geçerli, hazır, müsait, var, eldeki, kullanışlı, işe yarar; 
USER: mevcut, mevcuttur, kullanılabilir, uygun, geçerli, geçerli
GT
GD
C
H
L
M
O
average
 /ˈæv.ər.ɪdʒ/ = NOUN: ortalama, averaj, avarya, hasar, cari fiyat, zarar; 
ADJECTIVE: ortalama, sıradan; 
VERB: ortalamasını bulmak, ortalama olarak almak; 
USER: ortalama, ortalaması, Konukların ortalama, ortalamasının, ortalamanın, ortalamanın
GT
GD
C
H
L
M
O
base
 /beɪs/ = NOUN: temel, baz, taban, üs, alt, esas, kaide, altlık, dayanak, dip; 
VERB: dayandırmak; 
ADJECTIVE: adi; 
USER: temel, baz, taban, tabanı, üs
GT
GD
C
H
L
M
O
based
 /-beɪst/ = ADJECTIVE: merkezli, kurulmuş, bulunan, yerleşik, dayanmış, tesis edilmiş; 
USER: merkezli, göre, dayalı, esas, temel
GT
GD
C
H
L
M
O
become
 /bɪˈkʌm/ = VERB: olmak, haline gelmek, yaraşmak, kesilmek, yakışmak, uymak, güzel durmak, -laşmak, -leşmek; 
USER: olmak, haline, hale, oldu, olur, olur
GT
GD
C
H
L
M
O
benefits
 /ˈben.ɪ.fɪt/ = NOUN: fayda, yarar, kazanç, avantaj, menfaat, kâr, çıkar, hak, ayrıcalık, yardım parası, yardım toplama faaliyeti; 
VERB: yararlanmak, faydası olmak, yararı dokunmak, yaramak; 
USER: faydaları, yararları, faydalar, fayda, avantajları
GT
GD
C
H
L
M
O
board
 /bɔːd/ = NOUN: tahta, kurul, pano, mukavva, heyet, borda, sörf, komisyon, meclis, ilan tahtası, yiyecek içecek; 
VERB: binmek; 
USER: tahta, kurulu, pansiyon, kartı, yönetim kurulu
GT
GD
C
H
L
M
O
breakdown
 /ˈbreɪk.daʊn/ = NOUN: ihlal, gedik, bozulma, yarık, uymama, bozma, çiğneme, dalgaların sahile vurup kırılması; 
VERB: kırmak, gedik açmak, yarmak; 
USER: arıza, dökümü, analizi, dağılımı, dökümünü
GT
GD
C
H
L
M
O
by
 /baɪ/ = PREPOSITION: tarafından, göre, ile, yoluyla, kadar, vasıtasıyla, yanında, kenarında, başında, yanından, yakınında, yakınından, yolundan; 
ADVERB: yakın, geçecek biçimde, geçişli biçimde, bir kenara; 
USER: tarafından, göre, ile, by, edenler tarafından
GT
GD
C
H
L
M
O
categories
 /ˈkæt.ə.ɡri/ = NOUN: kategori, sınıf, grup, bölüm, zümre; 
USER: kategoriler, kategorileri, kategori, kategorilerde, kategoride
GT
GD
C
H
L
M
O
categorization
 /ˈkæt.ə.ɡər.aɪz/ = USER: sınıflandırma, kategorizasyon, sınıflandırılması, kategorizasyonu, kategorize
GT
GD
C
H
L
M
O
category
 /ˈkæt.ə.ɡri/ = NOUN: kategori, sınıf, grup, bölüm, zümre; 
USER: kategori, kategorisi, kategorideki, kategoride, kategorisinde
GT
GD
C
H
L
M
O
channels
 /ˈtʃæn.əl/ = NOUN: kanal, oluk, bağlantı, iletişim, nehir yatağı, suyolu, yol, yön; 
VERB: kanala dökmek, kanal açmak, maceraya sevketmek; 
USER: kanallar, kanal, kanalları, kanallarını, kanalı
GT
GD
C
H
L
M
O
com
 /ˌdɒtˈkɒm/ = USER: com, TR, COM bağlantı
GT
GD
C
H
L
M
O
commercially
 /kəˈmɜː.ʃəl/ = USER: ticari, ticari olarak, piyasada, piyasadan, ticari açıdan
GT
GD
C
H
L
M
O
company
 /ˈkʌm.pə.ni/ = NOUN: şirket, ortaklık, eşlik, arkadaşlık, bölük, misafir, topluluk, birlik, toplantı, tayfa; 
USER: şirket, şirketi, şirketin, firma, işletmenizi
GT
GD
C
H
L
M
O
completely
 /kəmˈpliːt.li/ = ADVERB: tamamen, tam olarak, bütünüyle, tamamiyle, iyice, bütün olarak, düpedüz, bütün bütün; 
USER: tamamen, tam, tümüyle, tam olarak, tamamıyla
GT
GD
C
H
L
M
O
components
 /kəmˈpəʊ.nənt/ = NOUN: bileşen, parça, eleman, öğe, tamamlayıcı parça; 
USER: bileşenler, bileşenleri, bileşenlerin, parçaları, bileşenlerinin
GT
GD
C
H
L
M
O
comprehensive
 /ˌkɒm.prɪˈhen.sɪv/ = ADJECTIVE: kapsamlı, geniş kapsamlı, geniş, etraflı, anlayışlı, idrak edebilen, meslek ortaokulu; 
USER: kapsamlı, kapsamlı bir, geniş kapsamlı, geniş
GT
GD
C
H
L
M
O
computer
 /kəmˈpjuː.tər/ = NOUN: bilgisayar, elektronik beyin; 
USER: bilgisayar, bilgisayarı, bilgisayara, bilgisayarda, bilgisayarınıza
GT
GD
C
H
L
M
O
concatenation
 /kənˈkæt.ə.neɪ.ʃən/ = NOUN: birbirine bağlama, birbirine bağlı olaylar dizisi; 
USER: birbirine bağlama, birleştirme, bitiştirme, birleşimi, birleştirmeyi
GT
GD
C
H
L
M
O
consumer
 /kənˈsjuː.mər/ = NOUN: tüketici, alıcı; 
USER: tüketici, tüketim, tüketicinin, tüketiciye, müşteri
GT
GD
C
H
L
M
O
contact
 /ˈkɒn.tækt/ = NOUN: temas, bağlantı, ilişki, dokunma, tanıdık, portör, taşıyıcı; 
VERB: irtibat kurmak, temasa geçmek, görüşmek, ilişki kurmak, temas etmek, dokunmak; 
USER: temas, irtibata, başvurun, iletişime, iletişim
GT
GD
C
H
L
M
O
contents
 /kənˈtent/ = NOUN: içerik, içindekiler; 
USER: içindekiler, içerik, içeriğini, içeriği, içerikleri
GT
GD
C
H
L
M
O
copy
 /ˈkɒp.i/ = NOUN: kopya, nüsha, metin, suret, örnek, poz, senet; 
VERB: çoğaltmak, kopya etmek, kopya çekmek, kopyasını çıkarmak, taklit etmek, örnek almak, kopyası çıkarılabilmek; 
USER: kopyalamak, kopyalama, kopya, kopyalayın, kopyalayınız
GT
GD
C
H
L
M
O
corporate
 /ˈkɔː.pər.ət/ = ADJECTIVE: tüzel, toplu, şirkete ait, birleşmiş; 
USER: tüzel, kurumsal, şirket, kurumlar, Corporate
GT
GD
C
H
L
M
O
corpus
 /ˈkɔː.pəs/ = NOUN: külliyat, yapı, ana kısım, sermaye, kapital, yazarın tüm eserlerini içeren dizi; 
USER: külliyat, korpus, corpus, gövde, derlem
GT
GD
C
H
L
M
O
correct
 /kəˈrekt/ = VERB: düzeltmek, doğrulamak, cezalandırmak, haddini bildirmek; 
ADJECTIVE: doğru, uygun, hatasız, tam, kusursuz; 
USER: düzeltmek, gidermek, doğru, düzeltin, gidermesi, gidermesi
GT
GD
C
H
L
M
O
customer
 /ˈkʌs.tə.mər/ = NOUN: müşteri, alıcı, tip, herif; 
USER: müşteri, Musteri, müşterinin, Customer, müşteriye
GT
GD
C
H
L
M
O
designed
 /dɪˈzaɪn/ = ADJECTIVE: tasarlanmış, planlanmış, tarafından tasarlandı, kasıtlı; 
USER: tasarlanmış, tasarlanmıştır, dizayn, tasarlanan, olarak tasarlanmış
GT
GD
C
H
L
M
O
detail
 /ˈdiː.teɪl/ = NOUN: detaylar, detay, ayrıntı, ayrıntısıyla uğraşma, ayrıntılı plân, özel göreve verme; 
VERB: detayına girmek, ayrıntılı anlatmak, özel göreve vermek; 
USER: detay, ayrıntı, detaylar, ayrıntılı, detaylı
GT
GD
C
H
L
M
O
determination
 /dɪˌtɜː.mɪˈneɪ.ʃən/ = NOUN: belirleme, tespit, kararlılık, karar, azim, saptama, belirtme, niyet, saplantı; 
USER: belirleme, kararlılık, belirlenmesi, tayini, tespiti
GT
GD
C
H
L
M
O
development
 /dɪˈvel.əp.mənt/ = NOUN: geliştirme, kalkınma, gelişme, büyüme, site, tab etme, geliştirilmiş ürün, son durum; 
USER: gelişme, geliştirme, kalkınma, gelişimi, gelişim
GT
GD
C
H
L
M
O
digitized
 /ˈdɪdʒ.ɪ.taɪz/ = USER: sayısallaştırılmış, dijital, sayısallaştırılmıştır, sayısallaştırılarak, dijital ortama
GT
GD
C
H
L
M
O
digitizing
 /ˈdɪdʒ.ɪ.taɪz/ = USER: sayısallaştırma, dijital ortama, dijitize, digitizing, dijitalleştirme,
GT
GD
C
H
L
M
O
directions
 /daɪˈrek.ʃən/ = NOUN: yön, yönetim, istikamet, talimat, yönetme, emir, açıklama, direktörlük, kumanda, alıcı adresi; 
USER: tarifi, yol tarifi, yönleri, yönde, yön
GT
GD
C
H
L
M
O
directory
 /dɪˈrek.tər.i/ = NOUN: rehber, telefon rehberi, rehber kitap, adres defteri, müdüriyet, yönetim kurulu, dinsel kurallar kitabı, Fransız ihtilâli hükümeti beşler heyeti; 
USER: rehber, dizin, dizini, rehberi, listesi
GT
GD
C
H
L
M
O
disabilities
 /ˌdisəˈbilitē/ = NOUN: sakatlık, maluliyet, yetersizlik, ehliyetsizlik, güçsüzlük, zaaf, sakınca, mahzur; 
USER: engelli, Sigara İçilmez, özürlü, engellilerin, İçilmez
GT
GD
C
H
L
M
O
disabled
 /dɪˈseɪ.bl̩d/ = ADJECTIVE: özürlü, engelli, sakat, hizmet dışı kalmış, menedilmiş, ehliyetsiz, elverişsiz, kullanışsız; 
NOUN: sakat; 
USER: özürlü, engelli, devre dışı, devre, devre dışı bırakılır
GT
GD
C
H
L
M
O
distribution
 /ˌdɪs.trɪˈbjuː.ʃən/ = NOUN: dağıtım, dağılım, dağılma, yayılma, yayma, serpme, bölüştürme, düzenleme; 
USER: dağıtım, dağılımı, dağıtımı, dağılım, dağılımını
GT
GD
C
H
L
M
O
each
 /iːtʃ/ = ADJECTIVE: her, her bir; 
PRONOUN: her biri, tanesi; 
USER: her, her bir, her biri, her biri
GT
GD
C
H
L
M
O
east
 /iːst/ = ADJECTIVE: doğu, doğudaki, doğudan esen, doğuya doğru olan; 
ADVERB: doğuya doğru; 
NOUN: doğudaki bölüm, gündoğusu rüzgârı; 
USER: doğu, doğusunda, doğusunda Otel, km doğusunda, doğusunda Konukevi
GT
GD
C
H
L
M
O
education
 /ˌed.jʊˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: eğitim, öğretim, öğrenim, terbiye, eğitimbilim; 
USER: eğitim, eğitimi, öğretim, eğitimin, eğitime
GT
GD
C
H
L
M
O
eighteen
 /ˌeɪˈtiːn/ = USER: eighteen-, eighteen; 
USER: onsekiz, on sekiz, On sekizini, On sekizini doldurdun
GT
GD
C
H
L
M
O
embedded
 /ɪmˈbed.ɪd/ = VERB: gömmek, yerleştirmek, oturtmak, kafasına sokmak; 
USER: gömülü, katıştırılmış, yerleşik, gömülü bir, dahili
GT
GD
C
H
L
M
O
end
 /end/ = NOUN: son, uç, sonuç, taraf, kafa, ölüm; 
VERB: bitirmek, bitmek, son vermek, sona ermek, sonuçlanmak, sonuca ulaşmak; 
USER: son, sonunda, sonuna, sonu, uç, uç
GT
GD
C
H
L
M
O
english
 /ˈɪŋ.ɡlɪʃ/ = NOUN: İngilizce, İngilizler, İngiliz halkı; 
ADJECTIVE: İngilizce, İngiliz, İngiltere; 
USER: İngilizce, English, İngiliz, turkish, İngiliz kahvaltısı, İngiliz kahvaltısı
GT
GD
C
H
L
M
O
entire
 /ɪnˈtaɪər/ = NOUN: tüm, bütün, hepsi, iğdiş edilmemiş at; 
ADJECTIVE: tüm, bütün, tam, iğdiş edilmemiş, saf, katışıksız; 
USER: tüm, bütün, genelinde, tamamını, tamamı
GT
GD
C
H
L
M
O
entirely
 /ɪnˈtaɪə.li/ = ADVERB: tamamen, tümüyle, bütünüyle, baştan sona, büsbütün; 
USER: tamamen, tümüyle, bütünüyle, tamamıyla, tamamı
GT
GD
C
H
L
M
O
evaluate
 /ɪˈvæl.ju.eɪt/ = VERB: değerlendirmek, ölçmek, değer biçmek, paha biçmek; 
USER: değerlendirmek, değerlendirilmesi, değerlendirme, değerlendirir, değerlendirmektir
GT
GD
C
H
L
M
O
executive
 /ɪɡˈzek.jʊ.tɪv/ = ADJECTIVE: yürütme, yönetim, icra, yetkili, uygulama ile ilgili; 
NOUN: yönetici, idareci, hükümet; 
USER: yürütme, yönetici, executive, yönetim, icra
GT
GD
C
H
L
M
O
existed
 /ɪɡˈzɪst/ = VERB: var olmak, bulunmak, yaşamak, olmak; 
USER: var, varolan, varlığını, yaşamış, var olan
GT
GD
C
H
L
M
O
figure
 /ˈfɪɡ.ər/ = NOUN: rakam, şekil, figür, resim, sayı, şahsiyet, desen, şahıs, endam, vücut yapısı; 
VERB: resmetmek, tasvir etmek; 
USER: anlamaya, rakam, anlamak, şekil, biçim
GT
GD
C
H
L
M
O
figures
 /ˈfɪɡ.ər/ = NOUN: rakam, şekil, figür, resim, sayı, şahsiyet, desen, şahıs, endam, vücut yapısı; 
VERB: resmetmek, tasvir etmek; 
USER: rakamlar, rakamları, figürleri, rakamlara, rakam, rakam
GT
GD
C
H
L
M
O
first
 /ˈfɜːst/ = ADJECTIVE: ilk, birinci, baş, başta gelen, önde gelen; 
ADVERB: önce, ilk olarak, öncelikle, ilk kez, başta, ilkönce; 
NOUN: birincilik, başlangıç, birinci gelen şey; 
USER: ilk, birinci, siz, önce, öncelikle, öncelikle
GT
GD
C
H
L
M
O
five
 /faɪv/ = USER: beş
GT
GD
C
H
L
M
O
for
 /fɔːr/ = PREPOSITION: için, amacıyla, dolayı, uygun, göre, karşı, yönünde, doğru, yarayan, sebebiyle; 
CONJUNCTION: dolayı, nedeniyle, çünkü, zira; 
USER: için, boyunca, for, üzere, üzere
GT
GD
C
H
L
M
O
forecast
 /ˈfɔː.kɑːst/ = NOUN: tahmin; 
VERB: tahmin etmek, tasarlamak; 
USER: tahmin, beklentisi, tahmini, tahminlerini, durumu
GT
GD
C
H
L
M
O
forecasts
 /ˈfɔː.kɑːst/ = NOUN: tahmin; 
VERB: tahmin etmek, tasarlamak; 
USER: tahminleri, tahmini, hava durumuları, tahminler, hava
GT
GD
C
H
L
M
O
foreign
 /ˈfɒr.ən/ = ADJECTIVE: yabancı, dış; 
USER: yabancı, dış, döviz, Geçmişteki, dışişleri, dışişleri
GT
GD
C
H
L
M
O
from
 /frɒm/ = PREPOSITION: itibaren, -dan, -den, beri, dolayı, yüzünden, -den beri; 
USER: itibaren, adlı, adlı işletmeye, gelen, dan, dan
GT
GD
C
H
L
M
O
funded
 /fʌnd/ = VERB: yatırmak, yatırım yapmak, sermayeye çevirmek; 
USER: finanse, finanse edilen, tarafından finanse edilen, desteklenen, fon
GT
GD
C
H
L
M
O
future
 /ˈfjuː.tʃər/ = NOUN: gelecek, istikbal, gelecek zaman, gelecekte olacak şey, vadeli sözleşme; 
ADJECTIVE: gelecek, ilerideki, ileriki, müstakbel, vadeli; 
USER: gelecek, gelecekte, gelecekteki, geleceği, geleceğe
GT
GD
C
H
L
M
O
gains
 /ɡeɪn/ = NOUN: kazanç, kâr, yarar, ilerleme, artma, yükselme; 
VERB: kazanmak, almak, elde etmek, artırmak, ulaşmak, kâr etmek, ileri gitmek, yükselmek, ilerlemek, çoğalmak; 
USER: kazanç, kazançlar, kazançları, kazanımlar, artışı
GT
GD
C
H
L
M
O
geographic
 /ˌdʒi.əˈɡræf.ɪ.kəl/ = ADJECTIVE: coğrafi; 
USER: coğrafi, coğrafik, geographic, bir coğrafi
GT
GD
C
H
L
M
O
giants
 /ˈdʒaɪ.ənt/ = NOUN: dev; 
USER: devleri, devi, devler, dev, devlerinin
GT
GD
C
H
L
M
O
graphic
 /ˈɡræf.ɪk/ = ADJECTIVE: canlı, grafikle gösterilen, grafik ile ilgili, açık ve net, hat sanatı ile ilgili; 
USER: grafik, Grafiklerdeki, grafiği, grafikler, grafiÄŸi
GT
GD
C
H
L
M
O
ground
 /ɡraʊnd/ = NOUN: zemin, yer, toprak, topraklama, kara, temel, saha, dip; 
VERB: topraklamak; 
ADJECTIVE: öğütülmüş, buzlu, çekilmiş; 
USER: zemin, toprak, yere, yer, topraklama
GT
GD
C
H
L
M
O
group
 /ɡruːp/ = NOUN: grup, topluluk, küme, takım, heyet, öbek, kafile, kütle, manga, filo; 
VERB: gruplandırmak, sınıflandırmak, gruplaşmak, toplanmak; 
USER: grup, grubu, grubunda, grubunun, grubuna
GT
GD
C
H
L
M
O
gui
 /ˈɡuː.i/ = USER: gui, gui'nin, arayüzü
GT
GD
C
H
L
M
O
handling
 /ˈhænd.lɪŋ/ = NOUN: kullanma, idare, dokunma, dağıtım, ambalajlama, bakım, tedavi; 
USER: kullanma, idare, işleme, taşıma, ele
GT
GD
C
H
L
M
O
have
 /hæv/ = VERB: olmak, sahip olmak, yapmak, etmek, bulunmak, almak, elde etmek, zorunda olmak, kabul etmek, aldatmak, göz yummak, dolandırmak; 
NOUN: hile, varlıklı kimse, üçkâğıt, kumpas; 
USER: var, sahip, zorunda, vardır, olması, olması
GT
GD
C
H
L
M
O
high
 /haɪ/ = ADJECTIVE: yüksek, üst, büyük, üstün, ileri, aşırı, yüce, önemli, yukarı; 
ADVERB: yükseğe, yüksekte; 
NOUN: lise; 
USER: yüksek, yüksek bir, üst, high
GT
GD
C
H
L
M
O
historical
 /hɪˈstɒr.ɪ.kəl/ = ADJECTIVE: tarihi, tarihsel, tarihe geçmiş, önemli, evrimsel; 
USER: tarihsel, tarihi, historical, tarih, geçmiş
GT
GD
C
H
L
M
O
history
 /ˈhɪs.tər.i/ = NOUN: tarih, geçmiş, hikâye, kayıtlar, gelişim aşmaları; 
USER: tarih, geçmişi, tarihi, tarihinin, geçmiş, geçmiş
GT
GD
C
H
L
M
O
homograph
 = NOUN: eşyazımlı sözcük; 
USER: eşyazımlı sözcük, homograph, aynı yazılıp farklı anlama gelen sözcük, farklı anlama gelen sözcük,
GT
GD
C
H
L
M
O
hundred
 /ˈhʌn.drəd/ = USER: hundred-, hundred, yüzlük; 
USER: yüz, yüzden, yüzlerce, yüzlerce
GT
GD
C
H
L
M
O
i
 /aɪ/ = PRONOUN: ben, I, one, I; 
USER: ben, i, ı, bir
GT
GD
C
H
L
M
O
identification
 /aɪˌden.tɪ.fɪˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: kimlik, tanıma, teşhis, kimlik saptama, fark gözetmeme; 
USER: kimlik, tanımlama, belirlenmesi, tanımlanması, kimlik belgesi
GT
GD
C
H
L
M
O
if
 /ɪf/ = CONJUNCTION: eğer, ise, ama, keşke, fakat, -se, -sa; 
NOUN: şart, şüphe, belirsizlik; 
USER: eğer, ise, varsa, olmadığını, durumunda, durumunda
GT
GD
C
H
L
M
O
impaired
 /ɪmˈpeər/ = VERB: bozmak, zarar vermek, azaltmak, zayıflatmak; 
USER: engelli, bozulmuş, değer düşüklüğüne, düşüklüğüne, engelliler
GT
GD
C
H
L
M
O
in
 /ɪn/ = ADVERB: içinde; 
PREPOSITION: içinde, olarak, -de, -da, halinde, içine, içeri; 
ADJECTIVE: yerinde, iç, içeride, evde; 
USER: içinde, olarak, bölgesindeki, yılında, in, in
GT
GD
C
H
L
M
O
included
 /ɪnˈkluːd/ = ADJECTIVE: dahil, içinde; 
USER: dahil, dahildir, yer, birlikte, bulunan
GT
GD
C
H
L
M
O
including
 /ɪnˈkluː.dɪŋ/ = PREPOSITION: dahil, kapsayan; 
ADJECTIVE: içeren; 
USER: dahil, dahil olmak üzere, dahil olmak, gibi, içeren, içeren
GT
GD
C
H
L
M
O
independent
 /ˌindəˈpendənt/ = ADJECTIVE: bağımsız, serbest, özgür, hür, maddi yönden bağımsız, kendi geçimini sağlayan; 
USER: bağımsız, bağımsız bir, bağımsız olarak, bağımsızdır, serbest
GT
GD
C
H
L
M
O
individual
 /ˌindəˈvijəwəl/ = ADJECTIVE: bireysel, tek, kişisel, özel, şahsi, özgün, birbirinden ayrı, başlıbaşına; 
NOUN: birey, kişi, şahıs, fert; 
USER: bireysel, tek tek, tek, birey, bireyin
GT
GD
C
H
L
M
O
individuals
 /ˌindəˈvijəwəl/ = NOUN: birey, kişi, şahıs, fert; 
USER: bireyler, bireylerin, kişi, kişiler, kişilerin
GT
GD
C
H
L
M
O
industry
 /ˈɪn.də.stri/ = NOUN: sanayi, endüstri, gayret, çaba, işletmecilik, hamaratlık; 
USER: sanayi, sektöründe, endüstri, endüstrisi, sektörü
GT
GD
C
H
L
M
O
influence
 /ˈɪn.flu.əns/ = VERB: etkilemek, etkili olmak, tesir etmek, söz geçirmek, ikna etmek; 
NOUN: etki, nüfuz, tesir, torpil; 
USER: etkilemek, etki, etkileyen, etkileyebilir, etkilemeye
GT
GD
C
H
L
M
O
information
 /ˌɪn.fəˈmeɪ.ʃən/ = NOUN: bilgi, enformasyon, haber, danışma, bilgi edinme, istihbarat, malumat, bildirme, şikâyet, iddia; 
USER: bilgi, bilgileri, bilgiler, bilgilerini, bilgilerin, bilgilerin
GT
GD
C
H
L
M
O
integrators
 /ˈɪntɪɡreɪtər/ = USER: entegratörleri, entegratörlerinin, entegratörler, entegratörlerine, bütünleştiricileri
GT
GD
C
H
L
M
O
interface
 /ˈɪn.tə.feɪs/ = NOUN: arayüzey, interfaz; 
USER: arayüz, arayüzü, arabirimi, arabirim, arabirimini
GT
GD
C
H
L
M
O
into
 /ˈɪn.tuː/ = PREPOSITION: içine, haline, içeriye, -e, -ye; 
USER: içine, haline, halinde, olarak, doğru, doğru
GT
GD
C
H
L
M
O
introduce
 /ˌɪn.trəˈdjuːs/ = VERB: tanıtmak, tanıştırmak, sunmak, getirmek, öğretmek, ortaya koymak, takdim etmek, başlamak, içeri sokmak, göstermek; 
USER: tanıtmak, tanıtmaktır, tanıtılması, tanıtacak, tanıştırmak
GT
GD
C
H
L
M
O
introduction
 /ˌɪn.trəˈdʌk.ʃən/ = NOUN: giriş, tanıtım, başlangıç, tanıtma, takdim, önsöz, tanıştırma, getirme; 
USER: giriş, tanıtımı, tanıtım, Introduction, tanıtılması
GT
GD
C
H
L
M
O
is
 /ɪz/ = USER: olduğunu, olduğu, olan, bir, olup, olup
GT
GD
C
H
L
M
O
ix
 = USER: ix, vii, viii, ÇSG
GT
GD
C
H
L
M
O
key
 /kiː/ = NOUN: anahtar, tuş, kilit nokta, çözüm, perde, rumuz, elektrik düğmesi; 
ADJECTIVE: kilit, ana; 
VERB: girmek, kilitlemek, akort etmek, uydurmak; 
USER: anahtar, anahtarı, tuşu, önemli, kilit
GT
GD
C
H
L
M
O
known
 /nəʊn/ = ADJECTIVE: bilinen, tanınan, belli; 
USER: bilinen, bilinir, bilinmektedir, da bilinir, tanınan
GT
GD
C
H
L
M
O
language
 /ˈlæŋ.ɡwɪdʒ/ = NOUN: dil, lisan, mesleki dil; 
USER: dil, dili, dile, dilde, dilini, dilini
GT
GD
C
H
L
M
O
languages
 /ˈlæŋ.ɡwɪdʒ/ = NOUN: dil, lisan, mesleki dil; 
USER: dil, dilleri, dillerde, diller, dilde
GT
GD
C
H
L
M
O
large
 /lɑːdʒ/ = ADJECTIVE: büyük, geniş, iri; 
USER: büyük, geniş, büyük bir, çok, geniş bir, geniş bir
GT
GD
C
H
L
M
O
latest
 /ˈleɪ.tɪst/ = ADJECTIVE: son, en son, en yeni, en geç; 
NOUN: en yeni şey, en son çıkan şey; 
USER: son, en son, Tüm, yeni, Göster Tüm
GT
GD
C
H
L
M
O
latin
 /ˈlæt.ɪn/ = NOUN: Latin, Latince; 
ADJECTIVE: Latin, Latinceye ait, Romen-katolik; 
USER: Latin, latince
GT
GD
C
H
L
M
O
license
 /ˈlaɪ.səns/ = NOUN: lisans, lisans, ruhsat, ruhsat, ehliyet, ehliyet, aşırı serbestlik, aşırı serbestlik; 
VERB: yetki vermek, yetki vermek, ruhsat vermek, ruhsat vermek; 
USER: lisans, lisansı, ruhsat, belgesi, lisansını
GT
GD
C
H
L
M
O
like
 /laɪk/ = ADJECTIVE: gibi, benzer, aynı; 
ADVERB: gibi, benzer; 
PREPOSITION: gibi, benzer, falan, aynı; 
NOUN: benzer; 
VERB: beğenmek; 
CONJUNCTION: sanki; 
USER: gibi, benzeri, benzerim, gibi bir, böyle, böyle
GT
GD
C
H
L
M
O
low
 /ləʊ/ = ADJECTIVE: düşük, alçak, zayıf, ucuz, basık, pes, adi, bodur, karamsar, alçakgönüllü; 
ADVERB: alçak, ucuz; 
USER: düşük, yükseğe, düşüğe, az, alçak
GT
GD
C
H
L
M
O
machine
 /məˈʃiːn/ = NOUN: makine, mekanizma; 
VERB: makine ile yapmak; 
USER: makine, makinesi, makinenin, makinası, makinede
GT
GD
C
H
L
M
O
major
 /ˈmeɪ.dʒər/ = ADJECTIVE: büyük, önemli, majör, başlıca; 
NOUN: majör, binbaşı, branş, yetişkin, reşit kimse; 
VERB: branşı doğrultusunda yoğunlaşmak, konusunda uzmanlaşmak; 
USER: büyük, önemli, ana, önemli bir, büyük bir
GT
GD
C
H
L
M
O
makes
 /meɪk/ = VERB: yapmak, sağlamak, etmek, yaptırmak, elde etmek, varmak, ilişki kurmak; 
NOUN: kazanç, verim, yapı, biçim, yapılış şekli; 
USER: yapar, yapan, kılan, sağlar, hale getirir
GT
GD
C
H
L
M
O
march
 /mɑːtʃ/ = NOUN: marş, sınır, hudut, sınır bölgesi, uygun adımla yürüyüş; 
VERB: yürüyüş yaptırmak, uygun adım yürümek; 
USER: marş, Mart, yürüyüş, yürüyüşü, march
GT
GD
C
H
L
M
O
market
 /ˈmɑː.kɪt/ = NOUN: piyasa, pazar, çarşı, borsa, panayır; 
VERB: pazarlamak, satmak, alışveriş yapmak; 
USER: pazar, piyasa, piyasası, piyasada, pazarında, pazarında
GT
GD
C
H
L
M
O
markets
 /ˈmɑː.kɪt/ = NOUN: piyasa, pazar, çarşı, borsa, panayır; 
VERB: pazarlamak, satmak, alışveriş yapmak; 
USER: piyasalar, pazarlar, piyasaları, pazarlarda, piyasalarda
GT
GD
C
H
L
M
O
media
 /ˈmiː.di.ə/ = NOUN: medya, basın; 
USER: medya, Media, ortam, ortamı, medyanın
GT
GD
C
H
L
M
O
memory
 /ˈmem.ər.i/ = NOUN: bellek, hafıza, anı, hatıra, akıl; 
USER: bellek, hafıza, belleği, hafızası, belleğe
GT
GD
C
H
L
M
O
methodology
 /ˌmeθ.əˈdɒl.ə.dʒi/ = NOUN: metan; 
USER: metodoloji, metodolojisi, yöntem, yöntemi, metodolojinin
GT
GD
C
H
L
M
O
methods
 /ˈmeθ.əd/ = NOUN: yöntem, metod, usul, tarz, düzen; 
USER: yöntemleri, yöntemler, yöntem, yöntemlerden, yöntemlerini
GT
GD
C
H
L
M
O
mid
 /mɪd/ = ADJECTIVE: orta, ortadaki; 
ADVERB: arasında; 
USER: orta, ortalarında, ortasında, mid, ortası
GT
GD
C
H
L
M
O
most
 /məʊst/ = ADVERB: en; 
NOUN: çoğu, en fazlası, en fazla miktar; 
ADJECTIVE: en çok, en fazla, pek çok; 
USER: en, çoğu, en çok, çok, en iyi, en iyi
GT
GD
C
H
L
M
O
multi
 /mʌl.ti-/ = PREFIX: çok; 
USER: çok, çoklu, multi
GT
GD
C
H
L
M
O
multilingual
 /ˌmʌl.tiˈlɪŋ.ɡwəl/ = ADJECTIVE: çok dilli, çok dil bilen; 
USER: çok dilli, birden fazla dil bilen, dilli, dilde, dilli bir
GT
GD
C
H
L
M
O
name
 /neɪm/ = NOUN: isim, ad, nam, ün, ünlü kimse; 
VERB: isim vermek, isim koymak, ad koymak, adını koymak, ismiyle çağırmak, tayin etmek, söylemek; 
USER: ad, adı, adını, isim, ismi, ismi
GT
GD
C
H
L
M
O
network
 /ˈnet.wɜːk/ = NOUN: ağ, şebeke, iletişim ağı, ağ örgüsü; 
USER: ağ, ağı, şebeke, ağa, network
GT
GD
C
H
L
M
O
new
 /njuː/ = ADJECTIVE: yeni, taze, modern, acemi, keşfedilmemiş; 
USER: yeni, yeni bir, okunmamış, new, new
GT
GD
C
H
L
M
O
non
 /nɒn-/ = PREFIX: olmayan, gayri, -siz, karşıtı; 
USER: olmayan, sigara, dışı, non, sivil
GT
GD
C
H
L
M
O
nuance
 /ˈnjuː.ɑːns/ = NOUN: nüans, ayırtı, ince fark; 
USER: nüans, Nuance, nüansı, nüansın, ayrıntıyı
GT
GD
C
H
L
M
O
number
 /ˈnʌm.bər/ = NOUN: sayı, numara, rakam, adet, miktar, tip, müzik parçası, hoş şey; 
VERB: saymak, numaralamak, sayı saymak, hesaplamak, katmak, içermek, katılmak, yaşında olmak; 
USER: sayı, numara, sayısı, numarası, numarasını, numarasını
GT
GD
C
H
L
M
O
objective
 /əbˈdʒek.tɪv/ = NOUN: objektif, amaç, hedef, nesne, mercek, erek, ismin -i hali; 
ADJECTIVE: objektif, nesnel, tarafsız, hedeflenen, amaçlanan; 
USER: nesnel, objektif, amaç, amacı, hedefi
GT
GD
C
H
L
M
O
obtained
 /əbˈteɪn/ = VERB: edinmek, elde etmek, sağlamak, kazanmak, bulmak, varlığını sürdürmek, süregelmek, geçerli olmak, var olmak; 
USER: elde, elde edilen, edilen, alınan, temin
GT
GD
C
H
L
M
O
of
 /əv/ = PREPOSITION: yüzünden, -nin, -den, -li; 
USER: bir, arasında, bölgesinin, of, km, km
GT
GD
C
H
L
M
O
on
 /ɒn/ = PREPOSITION: üzerinde, ile, üstünde, yönünde, esnasında; 
ADVERB: üstünde, durmadan, sürekli olarak; 
ADJECTIVE: yanık, devrede, sahnede, hazır; 
USER: üzerinde, ilgili, üzerine, hakkında, ile ilgili, ile ilgili
GT
GD
C
H
L
M
O
or
 /ɔːr/ = CONJUNCTION: veya, ya da, yoksa, yahut; 
NOUN: altın sarısı; 
USER: veya, ya da, ya, ve, yada, yada
GT
GD
C
H
L
M
O
organization
 /ˌɔː.ɡən.aɪˈzeɪ.ʃən/ = NOUN: organizasyon, örgüt, örgütlenme, organizma, bünye; 
USER: organizasyon, örgüt, kuruluş, organizasyonu, örgütü
GT
GD
C
H
L
M
O
origin
 /ˈɒr.ɪ.dʒɪn/ = NOUN: menşe, köken, başlangıç, kaynak, başlangıç noktası, asıl, kök, nereden, doğuş; 
USER: köken, menşe, kökenli, kökeni, menşeli
GT
GD
C
H
L
M
O
over
 /ˈəʊ.vər/ = ADVERB: fazla, aşırı, üzerine, aşkın, üstünde, tekrar, her yerinden, daha, çok fazla, her yerine, gereğinden fazla, tepesinde, kalan, iyice, öteye, ötede, altını üstüne, yine, geçkin, öte, başkasına, tersine, adamakıllı; 
PREPOSITION: fazla, aşırı, üzerinde, üzerinden, boyunca, üstünde, üstüne, çok, üstün, karşıya, aracılığı ile, baştan sona, yüksek, öbür tarafa, hakkında; 
ADJECTIVE: bitmiş, sona ermiş; 
USER: üzerinde, üzerinden, fazla, içinde, üzerine
GT
GD
C
H
L
M
O
overall
 /ˌəʊ.vəˈrɔːl/ = ADJECTIVE: tüm, tam, etraflı; 
ADVERB: bir uçtan bir uca; 
NOUN: önlük, göğüslük; 
USER: tüm, genel, genel olarak, toplam, kaba
GT
GD
C
H
L
M
O
overview
 /ˈəʊ.və.vjuː/ = NOUN: genel bakış, kısaca gözden geçirme; 
USER: genel bakış, genel, bakış, özet, bakışı
GT
GD
C
H
L
M
O
page
 /peɪdʒ/ = NOUN: sayfa, komi, içoğlanı, peyk, şövalye eğitimi alan çocuk; 
VERB: çağrı cihazını aramak, sayfa numarası vermek, otelde birini komiyle çağırttırmak; 
USER: sayfa, sayfası, sayfayı, sayfasında, Sayfanın
GT
GD
C
H
L
M
O
patent
 /ˈpeɪ.tənt/ = NOUN: patent, tescil; 
ADJECTIVE: patent, patentli, açık, tescilli, aşikâr, belli; 
VERB: patent almak, patent vermek; 
USER: patent, Patenti, Patentinde, patentin, patentini
GT
GD
C
H
L
M
O
patents
 /ˈpeɪ.tənt/ = NOUN: patent, tescil; 
ADJECTIVE: patent, patentli, açık, tescilli, aşikâr, belli; 
VERB: patent almak, patent vermek; 
USER: patent, patentler, patentleri, patentlerin, patenti
GT
GD
C
H
L
M
O
performance
 /pəˈfɔː.məns/ = NOUN: performans, gösteri, başarı, verim, yerine getirme, oyun, icraat, başarma gücü; 
USER: performans, performansı, performanslı, performansını, performansınızın
GT
GD
C
H
L
M
O
phrases
 /freɪz/ = NOUN: ifade, sözcük grubu, tabir, deyiş, cümle parçası, anlatım tarzı, birkaç sözcükten oluşan ifade, melodinin bir bölümünü oluşturan kısa parça; 
VERB: sözcük seçerek anlatmak, melodiyi ayrıştırarak çalmak, uygun sözcük ve cümlelerle ifade etmek; 
USER: ifadeler, cümleleri, ibareleri, öbekleri, sözcük
GT
GD
C
H
L
M
O
planners
 /ˈplæn.ər/ = NOUN: planlamacı, plancı, tasarımcı; 
USER: planlamacıları, planlamacılar, planlayıcıları, plancıları, plancılar
GT
GD
C
H
L
M
O
please
 /pliːz/ = VERB: memnun etmek, hoşnut etmek, hoşuna gitmek, keyif vermek, tenezzül etmek, buyurmak; 
USER: lütfen, edin, geçiniz, edebilirsiniz, ulaşabilirsiniz, ulaşabilirsiniz
GT
GD
C
H
L
M
O
plus
 /plʌs/ = NOUN: artı, pozitif miktar, fazlalık; 
ADJECTIVE: artı, fazla, pozitif; 
PREPOSITION: ayrıca, daha, bir de, ilavesiyle; 
USER: artı, Ayrıca, plus, ek
GT
GD
C
H
L
M
O
potential
 /pəˈten.ʃəl/ = NOUN: potansiyel, gerilim, güç, yeterlik kipi, iktidar; 
ADJECTIVE: potansiyel, olası, gizli, açığa çıkmamış; 
USER: potansiyel, potansiyeli, olası, potansiyelini, potansiyeline
GT
GD
C
H
L
M
O
presented
 /prɪˈzent/ = VERB: sunmak, bulunmak, tanıtmak, vermek, takdim etmek, doğrultmak, doğrultmak, ortaya koymak, sahneye koymak, ileri sürmek, aday göstermek, arzetmek, çıkarmak, ibraz etmek, nişan almak, sahnelemek; 
USER: sunulan, sunulmaktadır, sundu, sunulmuştur, yer
GT
GD
C
H
L
M
O
presents
 /ˈprez.ənt/ = VERB: sunmak, bulunmak, tanıtmak, vermek, takdim etmek, doğrultmak, doğrultmak, ortaya koymak; 
NOUN: hediye, armağan, şimdiki zaman, şu an; 
USER: hediyeler, hediye, sunar, hediyeleri, hediyelerini
GT
GD
C
H
L
M
O
price
 /praɪs/ = NOUN: fiyat, bedel, paha, para ödülü, değer, eder; 
VERB: fiyatlandırmak, fiyatını belirlemek, paha biçmek; 
USER: fiyat, fiyatı, Fiyatına, fiyata, değeri
GT
GD
C
H
L
M
O
principles
 /ˈprɪn.sɪ.pl̩/ = NOUN: ilkeler; 
USER: ilkeler, ilkeleri, prensipleri, ilkelerine, ilkelerini
GT
GD
C
H
L
M
O
product
 /ˈprɒd.ʌkt/ = NOUN: ürün, çarpım, mahsul, sonuç, meyve; 
USER: ürün, ürünün, ürünü, ürünleri, bir ürün
GT
GD
C
H
L
M
O
production
 /prəˈdʌk.ʃən/ = NOUN: üretim, yapım, üretme, imal, yapıt, eser; 
USER: üretim, üretimi, üretiminde, üretiminin, üretimini
GT
GD
C
H
L
M
O
products
 /ˈprɒd.ʌkt/ = NOUN: ürün, çarpım, mahsul, sonuç, meyve; 
USER: ürünleri, ürünler, ürün, ürünlerin, ürünlerinin
GT
GD
C
H
L
M
O
program
 /ˈprəʊ.ɡræm/ = NOUN: program, yazılım, plan, gösteri, yapım; 
VERB: programlamak, planlamak; 
USER: program, programı, programını, programın, programının
GT
GD
C
H
L
M
O
projected
 /prəˈdʒek.tɪd/ = VERB: yansıtmak, tasarlamak, atmak, planlamak, fırlatmak, projesini hazırlamak, iz düşürmek, çıkıntı oluşturmak, çıkık olmak; 
USER: tahmin, öngörülen, yansıtılan, öngörülmektedir, beklenmektedir
GT
GD
C
H
L
M
O
promotion
 /prəˈməʊ.ʃən/ = NOUN: tanıtım, terfi, yükselme, yükseltme, tanıtma, artırma, reklâm, sınıf geçme, rütbe, kurma, mevki, piyonun vezir olması; 
USER: tanıtım, promosyon, tanıtımı, teşvik, yükselme
GT
GD
C
H
L
M
O
provided
 /prəˈvīd/ = VERB: sağlamak, temin etmek, karşılamak, ihtiyacını karşılamak, şart koşmak, koşul koymak, önlem almak, hazırlıklı olmak; 
USER: sağlanan, verilen, verilmedi, Resim, sunulan
GT
GD
C
H
L
M
O
provides
 /prəˈvaɪd/ = VERB: sağlamak, temin etmek, karşılamak, ihtiyacını karşılamak, şart koşmak, koşul koymak, önlem almak, hazırlıklı olmak; 
USER: sağlar, içerir, sağlayan, sağlamaktadır, sunar
GT
GD
C
H
L
M
O
purchase
 /ˈpɜː.tʃəs/ = NOUN: satın alma, alım, mübayaa, satın alınan şey, mekanik güç, toprak geliri, makara sistemi; 
VERB: satın almak, kazanmak, elde etmek, kaldıraçla kaldırmak, manivela ile çekmek; 
USER: satın alma, satın almak, satın, satın almanız, alım
GT
GD
C
H
L
M
O
questions
 /ˈkwes.tʃən/ = NOUN: soru, sorun, söz konusu, mesele, şüphe, kuşku, problem, sorgu, soruşturma; 
VERB: sorgulamak, soru sormak, sorular sormak; 
USER: sorular, soruları, soru, sorularını, sorulara, sorulara
GT
GD
C
H
L
M
O
quick
 /kwɪk/ = ADJECTIVE: hızlı, çabuk, hızla, seri, süratli, kıvrak, hazır, keskin, tez, şipşak; 
ADVERB: hızla, çabucak; 
USER: hızlı, hakkında pratik, pratik, hakkında hızlı, hızlı bir, hızlı bir
GT
GD
C
H
L
M
O
ranged
 /reɪndʒ/ = VERB: dolaşmak, turlamak, dizmek, sıralı olmak, sıra halinde olmak, gezmek, sürtmek, uzanmak, akıp gitmek, bölgede yaşamak, katılmak, erişmek; 
USER: arasında değişmektedir, değişmektedir, ranged, değişmekteydi, değişiyordu
GT
GD
C
H
L
M
O
ranking
 /ˈræn.kɪŋ/ = VERB: sayılmak, rütbesi olmak, dizmek, sıraya koymak, saymak, yer vermek, dizilmek, sıra olmak, yüksek rütbeli olmak; 
USER: sıralama, sıralamasında, sıralaması, sıralamasını, klasmanınızı
GT
GD
C
H
L
M
O
recorded
 /riˈkôrd/ = ADJECTIVE: kaydedilmiş, kayıtlı; 
USER: kayıtlı, kaydedilmiş, Kaydedilen, kaydedildi, kaydedilir
GT
GD
C
H
L
M
O
region
 /ˈriː.dʒən/ = NOUN: bölge, yöre, alan, çevre, iklim, nahiye; 
USER: bölge, bölgede, bölgesi, bölgesinde, bölgenin
GT
GD
C
H
L
M
O
relative
 /ˈrel.ə.tɪv/ = ADJECTIVE: göreceli, bağıl, ilgili, izafi, bağıntılı, karşılaştırmalı; 
NOUN: akraba, yakın, hısım, ilgi zamiri, ilgi cümleciği; 
USER: bağıl, göreceli, göreli, nispi, ilgili
GT
GD
C
H
L
M
O
release
 /rɪˈliːs/ = VERB: serbest bırakmak, bırakmak, salıvermek; 
NOUN: serbest bırakma, bırakma, salıverme, deklanşör, serbest kalma, kurtuluş, devir, feragat, azat; 
USER: bırakın, serbest, serbest bırakmak, serbest bırakın, yayınlayacak
GT
GD
C
H
L
M
O
report
 /rɪˈpɔːt/ = NOUN: rapor, haber, bilgi, bildiri, tutanak, karne, söylenti; 
VERB: bildirmek, rapor etmek, anlatmak, söylemek, ihbar etmek; 
USER: rapor, raporu, bildirmek, bildirin, bildiriniz
GT
GD
C
H
L
M
O
represent
 /ˌrep.rɪˈzent/ = VERB: temsil etmek, göstermek, belirtmek, sunmak, simgelemek, betimlemek, ifade etmek, tarif etmek, temsilciliğini yapmak, vekâlet etmek, vekili olmak, canlandırmak, oynamak, sahneye koymak; 
USER: temsil etmek, göstermek, temsil, temsil eder, temsil eden
GT
GD
C
H
L
M
O
represented
 /ˌrepriˈzent/ = VERB: temsil etmek, göstermek, belirtmek, sunmak, simgelemek, betimlemek, ifade etmek, tarif etmek, temsilciliğini yapmak, vekâlet etmek, vekili olmak, canlandırmak, oynamak, sahneye koymak; 
USER: temsil, temsil edilen, gösterilir, gösterildiğinden, gösterildiğinden ve
GT
GD
C
H
L
M
O
requirements
 /rɪˈkwaɪə.mənt/ = NOUN: gereksinim, gereklilik, ihtiyaç, koşul, gerek, istek, icap, lüzum; 
USER: gereksinimleri, Gereksinim, gereksinimlerini, ihaleler, şartları
GT
GD
C
H
L
M
O
results
 /rɪˈzʌlt/ = NOUN: sonuç, netice, akıbet, semere, son, ürün; 
VERB: sonucu olmak; 
USER: sonuçları, sonuçlar, sonuç, sonuçlarını, sonuçlara, sonuçlara
GT
GD
C
H
L
M
O
revenue
 /ˈrev.ən.juː/ = NOUN: gelir, maliye, devlet geliri, hazine; 
USER: gelir, gelirleri, geliri, gelirler
GT
GD
C
H
L
M
O
revenues
 /ˈrev.ən.juː/ = NOUN: gelir, hasılat, kazanç, aidat; 
USER: gelir, gelirleri, gelirlerinin, gelirler, gelirlerini
GT
GD
C
H
L
M
O
reverse
 /rɪˈvɜːs/ = NOUN: ters, tersi, geri vites, öbür yüzü; 
ADJECTIVE: ters, geri, aksi, zıt; 
VERB: tersine çevirmek, geri çevirmek, bozmak, döndürmek; 
USER: ters, geri, tersine, tersine çevirmek, geriye
GT
GD
C
H
L
M
O
review
 /rɪˈvjuː/ = VERB: gözden geçirmek, eleştirmek, teftiş etmek, yeniden incelemek, kritiğini yapmak; 
NOUN: eleştiri, teftiş, eleştiri yazısı, yeniden inceleme, revizyon, revü, kritik; 
USER: gözden, yorumlayan, yorum, gözden geçirmek
GT
GD
C
H
L
M
O
s
 = USER: s, ler, lar, temizle, larındaki
GT
GD
C
H
L
M
O
score
 /skɔːr/ = NOUN: puan, skor, sayı, çizgi, çentik, partisyon, yirmi, hesap; 
VERB: sayı yapmak, değerlendirmek, gol atmak, çizmek; 
USER: puan, skor, puanı, skoru, bir puan
GT
GD
C
H
L
M
O
scored
 /skɔːr/ = VERB: sayı yapmak, değerlendirmek, gol atmak, çizmek, çizgi çekmek, işaretlemek, çentiklemek, skor kaydetmek, hesabını tutmak, şanslı olmak, azarlamak, ağır eleştirmek, notaya geçirmek, partisyon yazmak; 
USER: attı, Atılan, Atılan goller, goller, puan
GT
GD
C
H
L
M
O
scores
 /skɔːr/ = NOUN: çok sayı; 
USER: puanları, skorları, puanlar, puanlarını, puan
GT
GD
C
H
L
M
O
segment
 /ˈseɡ.mənt/ = NOUN: bölüm, parça, bölüt, dilim, daire kesmesi; 
VERB: bölmek, parçalara ayırmak; 
USER: bölüm, kademeli, segmentinde, kademeli bir, segmenti
GT
GD
C
H
L
M
O
segmentation
 /seɡˈment/ = NOUN: bölünme, segmantasyon, parçalara ayrılma, hücre bölünmesi, bölünerek çoğalma; 
USER: bölünme, segmentasyon, segmentasyonu, bölümleme, bölümlendirme
GT
GD
C
H
L
M
O
segmented
 /seɡˈment/ = ADJECTIVE: dilimli, halkalı, parçalara ayrılmış; 
USER: dilimli, parçalı, bölümlenmiş, segmente, segmentli
GT
GD
C
H
L
M
O
segments
 /ˈseɡ.mənt/ = NOUN: bölüm, parça, bölüt, dilim, daire kesmesi; 
VERB: bölmek, parçalara ayırmak; 
USER: segmentleri, segmentler, bölümler, bölümleri, kesimleri
GT
GD
C
H
L
M
O
server
 /ˈsɜː.vər/ = NOUN: hizmetçi, servis atan oyuncu, tepsi, servis takımı, rahip yardımcısı; 
USER: sunucu, sunucusu, sunucusuna, sunucuya, sunucusunun
GT
GD
C
H
L
M
O
service
 /ˈsɜː.vɪs/ = NOUN: hizmet, servis, görev, faaliyet, ayin, askerlik, işleme, ibadet, tebliğ, fayda; 
ADJECTIVE: hizmet; 
VERB: hizmet vermek; 
USER: hizmet, servisi, servis, hizmeti, hizmetleri
GT
GD
C
H
L
M
O
services
 /ˈsɜː.vɪs/ = NOUN: aletler, servis takımı, çay takımı, araç gereçler; 
USER: hizmetleri, hizmetler, hizmet, hizmetlere, hizmeti
GT
GD
C
H
L
M
O
share
 /ʃeər/ = NOUN: pay, hisse, hisse senedi, katılım, sermaye payı, kâr payı, saban demiri; 
VERB: paylaşmak, bölüşmek, katılmak, iştirak etmek, ortak kullanmak; 
USER: pay, hisse, paylaşmak, payı, payını
GT
GD
C
H
L
M
O
shipments
 /ˈʃɪp.mənt/ = NOUN: yükleme, yük, kargo, parti, deniz nakliyatı; 
USER: gönderiler, sevkiyatı, sevkiyatları, sevkiyatlar, sevkiyat
GT
GD
C
H
L
M
O
size
 /saɪz/ = NOUN: boyut, boy, büyüklük, ölçü, beden, numara, tutkal, apre, çiriş, şapka astar tutkalı, önemli miktar; 
VERB: büyüklüğüne göre ayırmak, çirişlemek, tutkallamak, sertleştirmek; 
USER: boyut, boyutu, boyutunu, büyüklüğü, boy
GT
GD
C
H
L
M
O
software
 /ˈsɒft.weər/ = NOUN: yazılım, bilgisayar programı; 
USER: yazılım, yazılımı, yazılımını, programı, yazılımları
GT
GD
C
H
L
M
O
sold
 /səʊld/ = VERB: satmak, satılmak, sattırmak, beğenilmek, kazıklamak, aldatmak, ele vermek; 
USER: satılan, satışa, satılır, satılmaktadır, satıldı, satıldı
GT
GD
C
H
L
M
O
speech
 /spiːtʃ/ = NOUN: konuşma, ses, dil, nutuk, söylev, konuşma yeteneği, demeç, söz söyleme, şive, anlatma, hitabe, konuşma şekli, savunma; 
USER: konuşma, konuşmada, konuşmasında, konuşması, konuşmasını, konuşmasını
GT
GD
C
H
L
M
O
structure
 /ˈstrʌk.tʃər/ = NOUN: yapı, bina, bünye; 
VERB: planlamak, bütün olarak düşünmek; 
USER: yapı, yapısı, yapısını, yapısının, yapısına, yapısına
GT
GD
C
H
L
M
O
study
 /ˈstʌd.i/ = NOUN: çalışma, öğrenim, araştırma, inceleme, etüt, tetkik, tahsil; 
VERB: incelemek, çalışmak, okumak, araştırmak, öğrenmek; 
USER: çalışma, eğitim, incelemek, çalışmak, okumak, okumak
GT
GD
C
H
L
M
O
summary
 /ˈsʌm.ər.i/ = NOUN: özet, kısaltma; 
ADJECTIVE: kısa, özetlenmiş, seri, özlü, kestirme; 
USER: özet, özeti, Sonuçları, özetini, summary
GT
GD
C
H
L
M
O
suppliers
 /səˈplaɪ.ər/ = NOUN: satıcı, ihtiyacı karşılayan; 
USER: tedarikçileri, tedarikçiler, tedarikçi, sunucuları, ilgili tedarikçi
GT
GD
C
H
L
M
O
syllable
 /ˈsɪl.ə.bl̩/ = NOUN: hece, nota, seslem; 
VERB: hecelemek; 
USER: hece, Hecedeki, heceli, hecesi, hecede
GT
GD
C
H
L
M
O
synthesis
 /ˈsɪn.θə.sɪs/ = NOUN: sentez, bireşim; 
USER: sentez, sentezi, sentezini, synthesis, sentezinde
GT
GD
C
H
L
M
O
synthesizer
 /ˈsɪn.θə.saɪ.zər/ = USER: synthesizer, synthesizer'a, sentezleyici, birleştirici, sentezleyicisi,
GT
GD
C
H
L
M
O
synthesizers
 /ˈsinTHəˌsīzər/ = USER: sintisayzırları, synthesizer'lar, synthesizerlar, synthesizers, synthesizer'ların"
GT
GD
C
H
L
M
O
synthetic
 /sɪnˈθet.ɪk/ = NOUN: sentetik; 
ADJECTIVE: sentetik, yapay, suni, çekimli; 
USER: sentetik, sentetik bir, yapay, suni
GT
GD
C
H
L
M
O
system
 /ˈsɪs.təm/ = NOUN: sistem, düzen, şebeke, yapı, yöntem, ağ, usul, vücut, evren, katman; 
USER: sistem, sistemi, sisteminin, Sisteme, sistemin, sistemin
GT
GD
C
H
L
M
O
systems
 /ˈsɪs.təm/ = NOUN: sistem, düzen, şebeke, yapı, yöntem, ağ, usul, vücut, evren, katman; 
USER: sistemleri, sistemler, sistemlerinin, sistemlerin, sistemlerinde
GT
GD
C
H
L
M
O
t
 /tiː/ = USER: t, mi, Sal, Pe, t Kaydedilen
GT
GD
C
H
L
M
O
table
 /ˈteɪ.bl̩/ = NOUN: tablo, masa, tabla, sofra, çizelge, masadakiler, tablet, kafatası kemik tabakalarından biri; 
VERB: sunmak, masaya koymak, listeye geçirmek, göstermek, tartışmaya sunmak, ertelemek, cetvele yazmak; 
USER: tablo, masa, tabloda, tablosu, tabloya
GT
GD
C
H
L
M
O
tables
 /ˈteɪ.bl̩/ = NOUN: tablo, masa, tabla, sofra, çizelge, masadakiler, tablet, kafatası kemik tabakalarından biri; 
VERB: sunmak, masaya koymak, listeye geçirmek, göstermek, tartışmaya sunmak, ertelemek, cetvele yazmak; 
USER: tablolar, tablo, tabloları, masaları, masalar
GT
GD
C
H
L
M
O
tabulated
 /ˈtæb.jʊ.leɪt/ = VERB: çizelgeye geçirmek, cetvel haline koymak; 
USER: tablo, tabloda, tablo haline, tablo halinde, tablolaştırılmıştır
GT
GD
C
H
L
M
O
technologies
 /tekˈnɒl.ə.dʒi/ = NOUN: teknoloji, uygulayımbilim; 
USER: teknolojileri, teknolojiler, teknolojilerin, teknolojilerinin, teknoloji
GT
GD
C
H
L
M
O
technology
 /tekˈnɒl.ə.dʒi/ = NOUN: teknoloji, uygulayımbilim; 
USER: teknoloji, teknolojisi, teknolojisini, teknolojinin, teknolojisinin
GT
GD
C
H
L
M
O
telecommunications
 /ˌtel.ɪ.kəˌmjuː.nɪˈkeɪ.ʃənz/ = NOUN: telekomünikasyon; 
USER: telekomünikasyon, telekomünikasyon ve bağlantı, iletişim, haberleşme, Telecommunications
GT
GD
C
H
L
M
O
telephone
 /ˈtel.ɪ.fəʊn/ = NOUN: telefon; 
VERB: telefon etmek, telefonda söylemek; 
USER: telefon, telefonla, telefonu, Telefonlu
GT
GD
C
H
L
M
O
test
 /test/ = NOUN: test, deney, deneme, sınav, tahlil, ölçü, denetim; 
ADJECTIVE: test, deneme; 
VERB: sınamak, denemek, test yapmak; 
USER: test, testi, sınama, deney, deneme, deneme
GT
GD
C
H
L
M
O
tested
 /ˈtaɪmˌtes.tɪd/ = ADJECTIVE: test edilmiş, denenmiş; 
USER: test edilmiş, test, test edilmiştir, test edilen, testi
GT
GD
C
H
L
M
O
testing
 /ˈtes.tɪŋ/ = ADJECTIVE: test, deneme; 
NOUN: deneme; 
USER: test, testi, testleri, testler, sınama
GT
GD
C
H
L
M
O
text
 /tekst/ = NOUN: metin, tekst, konu, yazının aslı, İncil'den kısa bölüm; 
USER: metin, metni, yazı, metnin, kısa
GT
GD
C
H
L
M
O
that
 /ðæt/ = CONJUNCTION: o, ki, şu, için, diye; 
PRONOUN: o, ki, şu, diye; 
ADVERB: böyle, o kadar, bu kadar; 
ADJECTIVE: öteki; 
USER: o, bu, olduğunu, olduğu, ki, ki
GT
GD
C
H
L
M
O
the
GT
GD
C
H
L
M
O
their
 /ðeər/ = PRONOUN: onların; 
USER: onların, kendi, bunların, da, da
GT
GD
C
H
L
M
O
these
 /ðiːz/ = PRONOUN: bunlar; 
USER: bunlar, bu, şu, bu gibi, bu gibi
GT
GD
C
H
L
M
O
they
 /ðeɪ/ = PRONOUN: onlar, insanlar; 
USER: onlar, bu, bunlar, da, de, de
GT
GD
C
H
L
M
O
this
 /ðɪs/ = PRONOUN: bu; 
ADVERB: böyle, bu kadar, bu kadar
GT
GD
C
H
L
M
O
time
 /taɪm/ = NOUN: zaman, süre, vakit, kere, uygun zaman, tempo, çağ, vade, aralık, doğum zamanı; 
VERB: zamanlamak, ayarlamak, zamanlama yapmak, saat tutmak, tempo tutmak, kurmak, süre tutmak, temposunu belirlemek; 
USER: zaman, süresi, kez, süre, zamanda
GT
GD
C
H
L
M
O
title
 /ˈtaɪ.tl̩/ = NOUN: başlık, ünvan, isim, ad, sıfat, hak, sahiplik, marka; 
USER: başlık, başlığı, adı, title, başlığını, başlığını
GT
GD
C
H
L
M
O
to
 /tuː/ = PREPOSITION: karşı, göre, -e, -ye, -ya, -e doğru; 
USER: karşı, göre, için, etmek, hiç, hiç
GT
GD
C
H
L
M
O
total
 /ˈtəʊ.təl/ = NOUN: toplam, adet, tutar, topu, hepsi, mevcut; 
ADJECTIVE: toplam, tüm, bütün, toptan, hepten; 
VERB: toplamak, tutmak, toplamını bulmak, parçalamak, etmek; 
USER: toplam, Mesaj, total, toplamı, Mesaj adeti
GT
GD
C
H
L
M
O
trends
 /trend/ = NOUN: eğilim, akım, gidişat, yön, meyil; 
USER: eğilimler, trendleri, eğilimleri, eğilimlerini, trends
GT
GD
C
H
L
M
O
tts
 = USER: tts, TTD,
GT
GD
C
H
L
M
O
type
 /taɪp/ = NOUN: tip, tür, model, cins, örnek, sembol, matbaa harfi, simge; 
VERB: daktilo ile yazmak; 
USER: tip, tür, Çeşidi, türü, tipi
GT
GD
C
H
L
M
O
unbiased
 /ʌnˈbaɪəst/ = ADJECTIVE: tarafsız; 
USER: tarafsız, ilgili tarafsız, hakkında tarafsız, ile ilgili tarafsız, ilgili
GT
GD
C
H
L
M
O
unique
 /jʊˈniːk/ = ADJECTIVE: benzersiz, eşsiz, özgün, tek, biricik, mükemmel, rakipsiz, yegâne, bir değerli; 
NOUN: eşsiz şey, nadir şey; 
USER: benzersiz, eşsiz, benzersiz bir, eşsiz bir, özgü
GT
GD
C
H
L
M
O
uniquely
 /jʊˈniːk/ = USER: benzersiz, eşsiz, benzersiz bir, benzersiz olarak, eşsiz bir
GT
GD
C
H
L
M
O
unit
 /ˈjuː.nɪt/ = NOUN: birim, ünite, birlik, öğe, bütünlük; 
USER: birim, birimi, ünitesi, ünite, biriminin
GT
GD
C
H
L
M
O
units
 /ˈjuː.nɪt/ = NOUN: birim, ünite, birlik, öğe, bütünlük; 
USER: birimleri, üniteleri, birimler, adet, units
GT
GD
C
H
L
M
O
us
 /ʌs/ = PRONOUN: bize, bizi, biz; 
USER: bize, bizi, bizim, bizimle, Lütfen, Lütfen
GT
GD
C
H
L
M
O
use
 /juːz/ = VERB: kullanmak, yararlanmak, faydalanmak, davranmak, muamele etmek; 
NOUN: kullanım, kullanma, yarar, faydalanma, fayda, amaç, menfaat; 
USER: kullanmak, kullanın, kullanabilirsiniz, kullanımı, kullanınız, kullanınız
GT
GD
C
H
L
M
O
user
 /ˈjuː.zər/ = NOUN: kullanıcı, kullanan, tüketici, kullanma hakkı; 
USER: kullanıcı, kullanıcının, kullanım, kullnım, kullanıcıya
GT
GD
C
H
L
M
O
users
 /ˈjuː.zər/ = NOUN: kullanıcı, kullanan, tüketici, kullanma hakkı; 
USER: kullanıcılar, kullanıcı, kullanıcıları, kullanıcıların, kullanıcılarının
GT
GD
C
H
L
M
O
using
 /juːz/ = NOUN: kullanma; 
USER: kullanma, kullanarak, kullanılarak, ile, kullanan, kullanan
GT
GD
C
H
L
M
O
v
GT
GD
C
H
L
M
O
vendor
 /ˈven.dər/ = NOUN: satıcı, satış makinesi; 
USER: satıcı, satıcınıza, satıcısına, satıcının, satıcısı
GT
GD
C
H
L
M
O
vendors
 /ˈven.dər/ = NOUN: satıcı, satış makinesi; 
USER: satıcıları, sunucuları, satıcılar, satıcılarının, sunucular
GT
GD
C
H
L
M
O
versatility
 /ˈvɜː.sə.taɪl/ = NOUN: çok yönlülük, değişkenlik, beceriklilik, elinden her iş gelme, döneklik; 
USER: çok yönlülük, yönlülük, çok yönlülüğü, çok yönlü, yönlülüğü
GT
GD
C
H
L
M
O
versions
 /ˈvɜː.ʃən/ = NOUN: versiyon, model, uyarlama, çeviri, varyant, örnek, tasvir, hikâye, rahimde bebeği çevirme, yorum; 
USER: sürümler, versiyonları, sürümleri, sürümlerinde, sürümlerini
GT
GD
C
H
L
M
O
vertical
 /ˈvɜː.tɪ.kəl/ = ADJECTIVE: dikey, düşey, dik, tepede olan; 
NOUN: dikey çizgi, dikey düzlem; 
USER: dikey, düşey, dik, dikey bir, yatay
GT
GD
C
H
L
M
O
vii
 = USER: vii, vi
GT
GD
C
H
L
M
O
visually
 /ˈvɪʒ.u.ə.li/ = USER: görsel olarak, görsel, görünümü, görme, görsel açıdan
GT
GD
C
H
L
M
O
vital
 /ˈvaɪ.təl/ = ADJECTIVE: hayati, yaşamsal, canlı, yaşayan, hayat dolu, öldürücü; 
USER: hayati, önemlidir, hayati bir, çok önemlidir, hayati önem
GT
GD
C
H
L
M
O
vocabulary
 /vəˈkæb.jʊ.lər.i/ = NOUN: kelime hazinesi, kullanılan kelimeler; 
USER: kelime hazinesi, kelime, edilen kelime, kelime bilgisi, kelimeler, kelimeler
GT
GD
C
H
L
M
O
vocally
GT
GD
C
H
L
M
O
voice
 /vɔɪs/ = NOUN: ses, söz, ses tonu, ifade, çatı, fikir, ses kalitesi, düşünce, şarkı sesi; 
VERB: söylemek, dile getirmek, ifade etmek, akort etmek, ses çıkarmak; 
USER: ses, sesli, sesi, sesle, sesini, sesini
GT
GD
C
H
L
M
O
vs
 = USER: vs, v
GT
GD
C
H
L
M
O
walt
GT
GD
C
H
L
M
O
was
 /wɒz/ = USER: oldu, olduğunu, idi, was, olduğu, olduğu
GT
GD
C
H
L
M
O
well
 /wel/ = ADJECTIVE: iyi, güzel, sağlıklı, uygun, iyi durumda; 
ADVERB: iyi, çok, iyice, oldukça, güzelce, hoş; 
NOUN: kuyu; 
USER: iyi, de, sıra, yanı, iyi bir, iyi bir
GT
GD
C
H
L
M
O
were
 /wɜːr/ = USER: edildi, vardı, idi, olduğunu, olan, olan
GT
GD
C
H
L
M
O
which
 /wɪtʃ/ = ADJECTIVE: hangi; 
PRONOUN: hangi, hangisi, ki, hangisini; 
USER: hangi, olan, olduğu, ki, bu, bu
GT
GD
C
H
L
M
O
whole
 /həʊl/ = ADJECTIVE: bütün, tüm, tam, toplu, sağlam, sağlıklı, öz, yarasız beresiz; 
NOUN: tüm, toplam; 
USER: bütün, tüm, tam, tamamı, tamamen
GT
GD
C
H
L
M
O
with
 /wɪð/ = PREPOSITION: ile, birlikte, beraber, -li; 
USER: ile, sahip, olan, birlikte, ile birlikte, ile birlikte
GT
GD
C
H
L
M
O
within
 /wɪˈðɪn/ = ADVERB: içinde, içinden, içeriden, içeride, içeri, içeriye, için için; 
PREPOSITION: içinde, kapsamında, dahilinde, zarfında; 
NOUN: iç, iç kısım; 
USER: içinde, içerisinde, mesafede olan, içindeki, olan
GT
GD
C
H
L
M
O
words
 /wɜːd/ = NOUN: sözler, laf, güfte, ağız kavgası; 
USER: sözler, kelimeler, deyişle, kelime, bir deyişle, bir deyişle
GT
GD
C
H
L
M
O
world
 /wɜːld/ = NOUN: dünya, alem, yeryüzü, diyar; 
ADJECTIVE: dünya; 
USER: dünya, Dünyanın, Dünyayı, dünyada, dünyasında, dünyasında
GT
GD
C
H
L
M
O
would
 /wʊd/ = VERB: -cekti, -caktı, -erdi, -ermi, -ermiydi; 
USER: -cekti, olur, mi, istiyorsunuz, olurdu, olurdu
GT
GD
C
H
L
M
O
x
 /eks/ = NOUN: bilinmeyen, on dolarlık banknot
GT
GD
C
H
L
M
O
you
 /juː/ = PRONOUN: size, sen, seni, sizi, sana, siz; 
USER: sen, size, Eğer, sizin, sizi, sizi
289 words